7 Temmuz 2008 Pazartesi

(k)uyu 10

bir seyler var anlatmak istiyorum
ama olmuyor
dilim varmiyor
ya da sozumu kesiyorlar

sarkilar soylemek istiyorum
sesimi duyurana kadar
bir kabustayim sanki
sesim cikmiyor

usuyorum
yorgan ayagimin dibinde
lakin elim varmiyor
usumeye ve
usudugumu dusunmeye
devam ediyorum

merak ediyorum
ve sorularim var
soramiyorum ama
cevaplardan korkuyorum

1 Temmuz 2008 Salı

dalga

dalgali bi denizde su yutmadan yuzebilmenin en guzel yolu: kafayi suyun icine sokup kulac atmaktir.
yani dalgayla butunlesmekten bahsediyorum. o zmn dalga sizi zayif noktanizdan vuramaz, zira ortada bi zayif nokta kalmaz. hem yuzdugun denizin dibini gormek de yeni ufuklar acar. distan mavi, serin, ferah dursa da.. icinde ne dolaplar dondugunu, kimin kimi yedigini, orda da hicbir seyin gozuktugu gibi olmadigini gorursun dibe bakarsan. bazen de guzel bsy carpar gozune, almak icin dalarsin. dalmanin tehlikesi sudur ki: dalacagin derinlikteki basinci dusunmezsen tum bedeninde bi basinc dalgasi olusur. yani, hazir degilsen ve yeterince kuvvetli degilse nefesin, dalma.
guzel sanip, bedenini basinca maruz birakmak ugruna daldigin sey bi tuzak da olabilir elbet.
lise 2 deyken gelistirdigim hayat-ölüm teorisine gore:
hayat=deniz
ölüm=kiyi

deniz dalgali suan. tekne de olsam su aliyorum..

21 Haziran 2008 Cumartesi

11+11

futbola hicbir zaman ilgi duymadim, ilgilenenleri anlayamadim. bu gune kadar bastan sona tek bir mac izledim o da milli macti. 1-0 yenilmistik. lakin kimleydi hatirlamiyorum..
20 koca insan 90 dk boyunca tek bir topun pesinden gol icin kosarlar. iki de kaleci buraya kdr da tamam. ofsayt ne, bak onu da ogrendim hatta. oynamasi cok zevkli olabilir benim buna bi lafim olamaz zaten..
benim anlam veremedigim, mactan sonra gerceklikle tum baglarini koparan insanlar guruhu. bagirmalar, bogurmeler, ogurmeler, patlayan silahlar, havali kornalar... zannedersin adam bogazliyorlar. -gecenin bir yarisi da olsa hic farketmez- arabayla sehir turu atip arabanin uzerinden bagirmalar, sarkmalar, bayrak asmalar.. ben gecenin o vakti, tuvalete gidip disimi fircalamaya usenirim be, insanlar giyinip arabaya falan biniyor, enteresan..
bi de sonraki 3 gun, atilan goller, kritik pozisyonlar tekrar tekrar gosteriliyor haber niyetine. gazeteler desen, en oturakli kose yazari dahi en az bir paragrafini o maca ayiriyor. memlekette OHAL mubarek!


bi de tum dunyaya! ulkemizi tanitma olayi var o da apayri bi bombadir nazarimda.
ne yani 2 gol atti diye bi futbolcu bizi AB ye mi alcaklar??
ya da amerika borclarimizi mi silecek?
benzine gelecek zammi mi durduracak bu?
iran bize dogalgazi daha ucuzdan mi verecek o gollerin yuzu suyu hurmetine??
hep merak ederim nasil bi reklamdir bu?
turkiye bi ulkeyi yendi diye dunyanin dort bir yanindan ulkemize nasil bi turist akimi olabilir?? gol atilir atilmaz bi reklam molasi verip gol atan ulkeden manzaralar mi gosteriliyor tvde?
yani macta kazaniyor olmamizin, gayri-safi milli hasilayi yukselttigi bi gercek de; benim mi haberim yok?

kalin kafali olabilirim. belki ordan bakinca, toptan, futboldan, mactan nefret ediyor gibi de durabilirim.. ama anlayamiyorum; gercekten anlayamiyorum insanlarin bu futbola olan optimist yaklasimlarini. adam gibi otur evinde uslu uslu izle macini. neblim gol olunca sevin, git arkadasina saril tamam. ama bu sevinci sanki cok onemli ekonomik bi anlasmaya ya da cok onemli bi bulusa imza atmisiz gibi millilestirme allasen..
cunku olan, benim uykuma oluyor; yuzu gozu yanan insanlara oluyor..
zamlar, krizler devam ediyor. sonuc olarak bu spor, buyuk! kitlelere uyumalari icin verilen bi afyondan* oteye gecemiyor.



*bir arkadasimdan alintidir.(intihal olmasin aman)

15 Haziran 2008 Pazar

sallama

sallama cay gibi hayatlar yasiyoruz
yapay, posetli, dikisli
tadi andiriyor ama kokusu hayat gibi degil mesela
ya da bardakta oyle bi iz yapiyor ki
icimde ne gibi izler yaptigini kestiremiyorum

13 Haziran 2008 Cuma

buna(l)ma

uyaninca bugun hangi gun diye 10 dk dusunuyorum. sonra bulamayip birine soruyorum.
gelen cevap:
- bugun bilmemne sinavin var senin..

banyoda dis fircami unutuyorum.

camasir makinasina camasir koyup deterjan koymayi unutuyorum sanki camasir makinasi cok teknolojik bi makinaymis da deterjani kendindenmis gibi..

bi not defterim var ona pek cok seyi yaziyorum. listeler listeler...

telefonun hatirlatma islevini cok seviyorum. hatta iletisimden daha cok kendisini calar saat gibi kullaniyorum..
misal:
~sut ic~
~yemek ye~
~makarnaya bak~
~scientific calculator~
~kutup kitap~
...


gece 3te uyanip oda arkadasimi sinava gitmesi icin uyandirmaya calisiyorum. geciktiginden o kdr eminim ki.. "ooo saat 3:17 kiz hala uyuyo yaa.. uyansana!"

bi gun evimi, kim oldugumu falan unuturum diye cok korkuyorum.

11 Haziran 2008 Çarşamba

(k)uyu 09

senden zaman istesem hayat
bana borc verir misin?

30 Mayıs 2008 Cuma

burda

anlıktır mutluluk
ve gidişler bireysel
terkedilişler sağlam
ve bitişler mutlak
gülüşler içten
ve gözyaşları nöbet
kuyular dipsiz
ve düşüşler sert
susuşlar uzun
ve kelimeler yakıcı

ama
tahammül katsayisi yuksek
kararlar kesin
ve sabır kafi.

25 Mayıs 2008 Pazar

bir aninin siradanlastirilmasi

gecmise sunger cekme istegiyle birlikte yapilmasi gereken, unutus icin farz olan bir teknik.
yontemi sudur ki: sadece malum kisiyle hatirlanan eylem, n defa yapilir. boylece, o olayin/ aninin, aslinda siradan bir sey oldugu gosterilir beyne. bu baglamda eternal sunshine of the spotless mind da bahsi gecen anilari sildirme islemi mantiksizdir ve gecersizdir. bir ani, ancak ve ancak siradanlasirsa daha az hatirlanir.

bir sarkiyi cok cok dinleyip ondan bikmak gibi..

onunla yurudugun yoldan her gun gecip onunla bulustugun yerde baskalariyla bulusursan, artik anisal mekan onemini yitirmeye yuz tutar. ayni sekilde, sabaha kadar bir baskasiyla oturursan, aslinda baskalariyla da saatlerce sohbet edebildigini, bunun ona ozgu degil sana ozel bir sey oldugunu farkedersin.

o yagmurda yalniz da yurunur, hatta bin kat daha zevk verir.
o cay baskasiyla da icilir.
bunun farkina varabilmek meseledir.

24 Mayıs 2008 Cumartesi

sukunet ve kelime dolu bir serinlik

nerde kimle karsilasma olasiligi vardir.. neresi daha serin neresi daha sessizdir..bunlari hesap etti yururken.
yalniz kalmak istiyordu sadece. bu yuzden garip guzargahlarla uzatirdi yolunu hep. o gun kafasindan gecenleri yaziya dokebilmek icin bir firsat yakalayabilirdi belki uygun bir yer bulabilirse..
nihayet buldu aradigi mekani..
bi agaca sirtini verdi. altina kutuphaneden aldigi kitabi koydu. kutuphaneye de bu yuzden ugramisti cumartesi cumartesi zaten.. cimler islak olabilirdi cunku..
yola sirtini verdiginden; sadece seslerinden rahatsiz olabilrdi yoldan gecenlerin..
bekledi once biraz neyi bekledigini bilmeden. dinledi, kuslara, yapraklara hatta boceklerin cikardigi seslere odaklanmaya calisti. 5-6 farkli kus sesi, arada bir esen ama usutmeden islik calan ruzgar, yapraklari ruzgara eslik eden agaclar, merakli karincalar.. hava bunalticiydi aslinda bu kupkuru sehre oranla ama golge serindi.. gorus alanini sadece yesille sinirlandirdi. sadece agaclar, aralarindan otlarin inatla yeserdigi arnavut kaldirimi.. yesillikten gokyuzunun rengini unutur gibi oldu. oradaki tek uyumsuzun kendisi oldugunun farkina vardi sonra.. bu muthis tonlari bozan siyah beyaz babeti, mavili t-shirt u, siyah pantolon ve cantasi, metalik gri kalemi, mor kapli defteri, kiyafetlerine de uyumsuz olan kahverengi tahta saati, bu saate yakin renkte kestane kivircik saclari, yorgun bir merakla etrafa bakan gozleri..
yaninda herhangi elektronik bir alet yoktu. mp3 player almadigina yolda pisman olmustu aslinda ama burda gecmisti o pismanlik. zaten yeterince ahenkli seslerle bir fon muzigi yapiyordu doga ona. ama bu manzarayi kaydedebilmek isterdi.. iyice inceledi manzara beynine naksetsin diye..daha once boyle manzara olarak, bir deniz vardi mese agaclarinin arasindan gorup de hic gitmek istemedigi, bir de sulari soguk akan bir cam ormani..
orada oylece oturmak istedi yillarca. sanki hic aksam olmayacakmis, hic mevsim degismeyecek gibi geldi o an ona. tek isyani vucudunu kesfetmek icin can atan karincalaraydi. az once onunden kuyrugu lacivert o siyah beyaz kustan uctu.
bazen sadece yazdigina odaklaniyordu, o zaman agaclar onu izliyormus hissine kapiliyordu..hic kimse, hicbir ani hicbir aci yoktu zihninde orda oturdugu surece. ne cocuklugu, ne gencligi, ne gelecegi.. sadece simdiki zamani yasadi.

23 Mayıs 2008 Cuma

de(ne)meler 15

kafamdan gecen herseyi yaziya dokebilseydim, "yilin en karamsar ve en paranoyak kisisi" odulunu kimselere kaptirmazdim muhtemelen. zira cogu zaman dizginleyemiyorum hayal gucumu ve bir anda dipsiz, deli siyah kuyularda buluyorum kendimi. uzaktan ya da yakindan siginilan bir yermis gibi algilansa da en basta bu kuyular; zamanla, bunun bir siginma degil, savunma mekanizmasi oldugu anlasilacaktir.

17 Mayıs 2008 Cumartesi

(k)uyu 08

yaziyor kalemim
yaziyor sustuklarimi sayfalarca
konusmaya basliyor
icim
muzik susunca
bu yuzden sanirim
yanimda kalem
dilimde sarki tasimam yillarca

12 Mayıs 2008 Pazartesi

mezar

mezarlari takip ediyorum yol boyu..
dag dag, ova ova mezarlar

bu kurak, sari sehirde, bozkirin en yesil yeri mezarliklar.
sakin, uzak, tedirginlerdi biraz.. uzun uzun bakistik.

anilarimiz icin de mezarlar olsa keske. her aninin belli bir omru olsa ki bu omur kisinin insiyatifine kalsa.
ya da guveler yese naftalinlemesek unutmak istediklerimizi..
...

tum bunlar beypazari yolunda dusunulmustur..
yalniz yaptigim yolculuklar beni boyle bi hos yapiyor.

yolda olma halidir hep bulunmak istedigim..


10 Mayıs 2008 Cumartesi

de(ne)meler 14

benim de artik senden gitmis olusum; senin beni buna mecbur etmenden degil, seninle olan zamanlarimi rahmetle anamayisimdandir.

4 Mayıs 2008 Pazar

de(ne)meler 13

tasiyamazsin buyuk gelir sana melankolim
getgitlerimden kiyilarima yanasamazsin
basin doner dusersin depresif ucurumlarimdan
aklin alamaz ki ucsuz bucaksiz endiselerimi
ustune paranoyak dersin bana
orda sizofren olup bogasim gelir seni

1 Mayıs 2008 Perşembe

deney(im)sel tasnif 02

tecrube edinme denebilecek surec 7 ye ayrilir:

1. körlük..

adi ustunde tecrube bu. ve bir seylerin yanlis gitmesi gerek. kör olarak baslarsaniz yola, tecrube edinmek hayli kolaylasir. yolunda gitmeyen birseyleri farkeder gibi olunca kapayin hemen gozlerinizi.. hayal gucunuzle bir bahane bulun simdi bu olmamasi gereken duruma. bitti.. atlattiniz. artik 2. asamaya dogru yol alabilirsiniz.

2.düşmek..

oncelikle, bu kelime cok guzel cagrisimlari oldugu icin asamanin adi olmaya uygun gorulmustur. gercek anlaminin yaninda daha ironik olan mecazi kullanim soz konusu bu asamada..
tecrube vucudun diger organlarinda da kalici hasar birakan bir sey. yani once gozler gormez olani, sonra kulak duymaz denileni, duysa da beyin bunu algilayamaz vs. vs.. yani zincirleme bir surec. kisi algilayamadigindan etrafini, sacmasapan seyler yapmaya baslar. hatta ne deniliyorsa onu yapar. gel der biri mesela, gitmemek gibi bir ihtimal aklina gelmez bu safin.. giderek duser yakin cevresinin nazarinda. ki algisi da dusuktur. dusmustur iste birey gittikce de vahimlesir durum..


3.carpmak..

dus dus nereye kadar.. elbet kafani bir yerlere vuracaksin, mecbursun. dua et bu vurus sert olmasin. bir arkadasin hazir bulunsun misal.. ya da hazirla kendini "bir gun carpabilirim sert kayalara bu hayat boyle gitmez" diye dusun.
bu asama, ilk iki asamaya oranla daha kisa surse de etkileri uzun surelidir. diger asamalara temel hazirlar.


4.baston..

bir yerlere tosladin, ya da biri birsey atti kendini cekmene firsat birakmadan.. en akillica cozum eline bir baston alip , bastonla yurumektir. daha dikkatli olursun yolda belde, onune bakarsin sadece.yeri gelir bastonla savunursun kendini.. bastonla/degnekle ya da birisiyle yurumek yapayalniz yurumekten daha guvenlidir cunku.

5.iyilesme..
bir zaman sonra yuruyusun duzelir.. elbet duzelir bir seyler zamanla..zaten yuruyusun duzelmese, algilayisin duzelir. hayata bakisin yere basmaya baslar yeniden bastona ihtiyac duymadan.. bastonlu donemden iyilesme donemine gecis kisinin bunyesine, yasina, ortamin nemine bagli olarak degisir. körlükle ve kalp yorgunluguyla dogru, bastonun saglamligiyla ters orantili bir surec.. yalniz, hasta iyilestim diye sevinmemelidir. zira iki level daha vardir demonun bitmesine..

6.normallesme..

kisi artik normal yasantisina geri donmustur. gozleri iyi gorur, yere saglam basar. dusmez kolay kolay, onune bakarak yurur; cunku yurumeyi ogrenmistir(/ogretilmisitir ya da kim bilir). algisi da saglamdir. duyulari cakralari falan filan hepsi de aciktir. kisi kafasini yalniz gunluk hadiselere yormaktadir. mesela aksam ne yiyecegini dusunmektedir gunun yuzde sekseninde. canini genelde memleket meseleleri sikmaktadir. bunun disinda global isinma, penguenlerin hali, delik ozon da kafasina takilmaktadir. lakin, fazla sevinmemelidir hasta ohh tuzum kuru diye.. cunku bu körlük genetiktir, nuksedebilir.

7.unutus..(nisyan)
tehlikeli olabilir. cekilen acilar, o karanlik unutulmamalidir hic degilse. cektirenler unutulabilir. onlari unutmamak/unutturmamak, anilara saygi gibi seyler sacmadir, fazladir; soz konusu insan hayatidir, kalp sagligidir..

27 Nisan 2008 Pazar

(k)uyu 07

oyle tok ki bu ruh
yeni insanlar dahi cokebilir duslerinin dibine
oyle bitkin ki bu dimag
ansizin eyvallah diyebilir cikmazin birinde kalbine

23 Nisan 2008 Çarşamba

merak

7 yasindaki bir cocuk teyzesini kaybetse, ölmenin anlamini o yasta o birikimle kavrayabilir mi? kavradiginda yasi kac olur bu cocugun? annesiyle 1 hafta agladiysa bu gozyaslarinin ne kdri dehset icinde ne kdri annesi agliyor diye dokulmustur? insan ne zmn annesinin babasinin bir gun olecegi gercegini kabullenmeye calismaktan vazgecer? kabullenebilir mi? hic dusunulmemeli midir yoksa bu mevzu? insanin olgunlasabilmesi icin basindan tek bir ölüm gecmesi kafi midir?-kime gore olgunlasmak neye gore olgunlasmak?
merak ediyorum bunlari..

19 Nisan 2008 Cumartesi

(k)uyu 06

gece daha zifiri soguk, daha keskin karanlik
daha mavi ruyalarim aynada baktim
sanirim gecen gun resmini yaktim
sanki fis biriktirmeyi de biraktim
etken cumleler kurabiliyorum artik
misal: hamdim pistim yandim

13 Nisan 2008 Pazar

fuzuli bilgilerin sevmekle iliskisi

azalarak sevmek..
basta elinde bir sevgi vardir
("ya da bu sevgi zmnla olusmustur" da kubul edilebilir)
capacitor gibi yani
devreden guc kaynagini cikarirsak(ki bu guc kaynagi körlük olabilir) capacitor akim vermeye baslar devreye
yani sevgi tukenir zmnla
[elektrik dersinde aklima gelenler]

artarak sevmek..
bunu da force-shear iliskisiyle aciklayabilirim sanirim.. soyle ki:
duvara gomulu bir cubuga kuvvet uyguladigimizi varsayalim
bu kuvvet, sevgi/ask herneyse ondan iste. eger zmnla kuvveti arttirirsak cubugun gerilimi de artacaktir..[newton'un 3. yasasi etki tepki) bir yerden sonra catlar efenm bu cubuk catlar bi yerden..(bkz. crack) force devam ederse kirilir cubuk, cubuk degildir artik.. kuvvet de kuvvet degildir cubuga uygulanmiyorsa..
[mete den statik e giderken]

ayni siddette sevmek..
sistem dengededir ancak disardan en ufak bir mudahale bu denge halini bozabilir.. ki bu denge oyle kosullar gerektirmektedir ki..
oyle oda sicakligi atmosfer basinci dinlemez..
pratikte pek mumkun oldugunu dusunmuyorum. o optimum kosullar saglanbilirse bir ihtimal vardir belki..
[thermo odevi yaparken quasi equilibrium un hatirlattiklari)

bir de ya hep ya hic yasasi var
ya seversin deli dolu hic bos kalmaz kalbin birinin actigi yara daha kabuk tutmadan digerinden yara almaya kosarak gidersin..
ya da hic sevmezsin vazgecersin kusersin kaderine..
[kimya]

fatigue kavramina da deginmek istiyorum material dersine olan saygimdan.. kumasiniz ne olursa olsun birini sevmek yorar insani efenim. bir gun hayattan koptugunuzu farkedebilirsiniz. birden olmaz, bu bir surec. cok sevmek ruhu ikiye bolebilir..

4 Nisan 2008 Cuma

deney(im)sel tasnif 01

kadinlar simdiki zamana gore 2ye ayrilir
1 umitsizler (desperate)
2 umidi olanlar

umitsiz kadinlar..
hayattan bezmis zavalli mahluklar
son 6 ay icerisinde en az bir kez hayal kirikligi yasamis
en az bir kez iyi kazik yemis
en az bir kez terkedilmis ve de terketmis
insanlardan cok hayvanlara guvenmeyi benimsemis
muhtemelen kendini asli erdogan, sylvia plath okumaya adamis
radiohead-blonde redhead arasi gidip gelen
birisi/birileri icin riske girmenin anlamsizligini kavramis
olgun, suskun, yorgun, kirgin, mutsuz, sakin..
kipirtisiz, steady-state bir umman

umidi olanlar
hem cocuk hem de kariyer yapabileceklerini sananlar
gelip gecici dunya heveslerine kendilerini kaptirmis
son 6 ay icinde belki n defa kazik yemis ama hala yemeye devam eden
henuz terkedilmemis, terketmeyi de dusunememis
gunes in dunya nin cevresinde dondugune kendini inandirmis
muhtemelen kendini birinin prenses, perisi olmaya adamis
tuna kiremitci-iclal aydin arasi gidip gelen
toy, geveze, canli, kirilgan, mutlu, heyecanli..
kipir kipir, fluctuating bir halet-i ruhiye

1. yagmurun sesini, kokusunu sever
2. daha cok yagmurda 2 kisi yurumeyi
1. sirf arkadasinin sesi kotu diye isi gucu birakir onu dinler
2. sirf onu 10 dk daha fazla gorebilmek icin 150 km gider
1. ruyasinda winston box aldigini gorur
2. ruyasinda uctugunu, gunduz oldugunu falan filan iste..
1. hayat zor!
2. hayat guzel!
1. hayir demeyi bilir cunku ogretilmistir
2. her zaman reddemeyecegi teklifler mevcuttur
1. ellerini cebine koyar
2. eldivenini orda burda unutur
1. sarap gibidir
2. sirke piyazla iyi gider
1. gazete okur uzulur
2. mesaj gelmez uzulur
1. tecrube konusur
2. bi daha mi gelicem dunyaya
1. keep expectations low in order to be happy
2. bir anne-baba her zmn evladinin mutlulugunu ister
1. bugun kalem cekmesem de olur
2. yarin guzel olmaliyim

ornekler cogaltilabilir
sonucta 2 si de kadindir
kelimeler kifayetsizdir
anlamak da anlatmak da zordur


not: ama benim de koselerim var

deniz den gelen edit: bir de aradakiler varmis efem
bu 2 grubun karisimi..
hem elleri cebinde yuruyup hem elivenlerini orda burda unutan..

23 Mart 2008 Pazar

(k)uyu 05

nefret ediyorum alisveris merkezlerinden..
panora midir nedir..
gitmek gafletinde bulundum-goturduler-
bir kez daha kendimi bagdat caddesinde gibi hissettim
ne yazik ki benim tek mesgalem it gezdirip, bokunu posete koymak, "ne kdr da cevreciyiz canim"! demek degil..
tuzu kuru bir kuzu toplulugu
"tum insanlar esittir ama bazi insanlar daha da esittir"
ne kdr da ironik benim memleketim
mescit degil "dua odasi/praying room" yaziyorlar
"cok sukur amerikali olduk"
isil isil piril piril mermerler
tuvaletlerinde ekran ve ayna olan-sicarken de amerikali olalim..
musluklarindan suyun bosa akitildigi..
israfin en buyuk erdem sayildigi..
marks&spencer gencligi.
starbucks ta "bir kitap parasi"na icilen bir bardak ortaboy "gunun kahvesi",
gazete okumayan insanlar
tek dertleri "acaba cizmemi pantolunun ustune mi giysem" olan kadinlar
eslerinin ellerini birakmayan, riyakar, post-romantik, kaslari ve sinirleri alinmis adamlar..

ben mi huzursuzum?
sinmiyor icime 30 milyona bir t-shirt almak
sokakta kici acikta uyuyan birileri varken sukretmemek falan..
sifonu isedikten sonra cekmek
bunca ac varken bu sehirde-globallesip dunyadaki acliktan gem vurmanin luzumu yok- kilolu olmak
cok stresliyim bu aralar diyip homini-girtlak yemek
gulumsemek falan
"herseye ragmen yasamak guzel" demek
yapamiyorum
gulumserken birilerinin agladigini bilmek dokunuyor
bir cocugun irzina geciyor bir subyanci bir yerlerde
ve ben..
hic bir sey gelmiyor elimden
-benim de o cocuktan bir farkim yok pratikte-
birileri gulup egleniyor
o birilerinin gulup eglenmesi icin birilerinin aglamasi gerekiyor
icim sikiliyor be gunluk

20 Mart 2008 Perşembe

ates

beni yak kendini yak..
fotografini yakmak bir kimsenin
alevleri izlemek
bir ucundan tutarken diger ucunun kul olmasi
sonunda tutacak bir yer kalmayinca
"ya ben de yanarsam" korkusuyla
musluga sarilmak
elinde kalan parcanin
suyla gidisi giderden
"akan suyla yikadim senden kalan izleri "
atesin var mi diye sormustu sabah bana biri
serbest cagrisim iste
aksaminda yakasim geldi birseyleri

15 Mart 2008 Cumartesi

genis zamanin hikayesi [ (k)uyu 00 ]

"kendime gidesim" hic dönmeyesim var
"kendimde durasim" bi soluk alasim var
"kendime sorular sorasim" var
ama bunlari cevaplayasim yok iste
"kendime susasim" var
"kendi icimi dinleyip duyasim" var
ama gel gor ki "kendi kendime halim" yok
ve kendime "kendime vaktim yok" diyesim var
ama artik "kendimi kandir"asim yok
"kendime biseyler diyesim" var
ama "kendime kendimi duyuracak sesim" yok
"kendime inan"asim yok
"kendi kendime bak"asim var
ama "kendime iyi davran"asim yok iste.......

(03.05.06)

14 Mart 2008 Cuma

hemcins-karsicins

hemcinslerimden nefret ediyorum sanirim
-boyle guclu duygular barindirabiliyorum evet-
tanidigim erkeklerin yuzde doksani dusuncesiz yaratiklar
yalniz bu, onlarin yaratilisinda var. pek cogunda beyin yok
suclayamam onlari
ama kadinlar..
hem "dusunceliyiz biz hassasiz biz akilliyiz" diye gecinirler
hem de-kusra bakmayin- aptallar nufusunun yuzde 70ini olustururlar

mesela bir kadin oglunu yere goge sigdiramaz
uzerine titrer
ve akli cikar bir gun "gelin" denen pacoz gelip oglunu parmaginda oynatacak diye
bu yuzden oglunun ayakkabisini falan baglar
okula giderken cantasini tasir servise bindirir servisten indirir vs.
oglu kizlarla gonul eglendirsin ister
hatta bu gonul eglencelerini de "ovunerek" anlatabilir
lakin tum bunlarin yaninda
ogluna bu kdr iltimas gecen anne
kizinin oglanlarla "fingirdesmesini" kaldiramaz mesela..
zaten birisinin ogluna goz dikmis tum kizlar orospudur
ve kadin kendi kizinin birisi tarafindan orospu gibi algilanmasini istemez gayet tabi..

yurttan ornekler verelim biraz da
mesela bizim titiz universite ogrencisi kizlarimiz..
-eminim yanlarinda hem kuru hem de islak mendil tasiyor hepsi-
niyeyse tuvalete her giriste(cikista degil) sifonu cekme geregi duyuyorlar..
anlayamiyorum..
yurtta kaliyorlar diye bu ulkenin tum imkanlarini savurma hakki mi goruyorlar kendilerinde
ya da evet evet- ben pisim ya anlamam boyle seylerden
fakat sifon ceken bu kizlar niyeyse sabun kullanmiyorlar
ellerini yikamiyorlar...
sadece saclarinin temiz/guzel gorunmesini umursayip kisisel temizlik anlayislarini yorumlayamadigim insnalar da mevcut..
1 hafta boyu yikanmiyorlar ama
her sabah 5te kalkip saclarina fon cekebiliyorlar mesela
ben bunu da anlayamiyorum..
saci bakimli olunca insan kokmuyor demek..

su namus meselesinden devam edelim
mesela kizlarin bir bolumu erkek arkadaslarinin evlerinde kalan hemcinslerini cok agir bir dille tenkit ederler
yine ayni kizlarin soz konusu kendi sevgilileri olunca gozleri hicbir seyi gormez.
dedikleri onca lafi yutup neler neler yaparlar "ask icin"..
"o ayri sey bu ayri sey"

mesela unlu bir feminist-adini hatirlayamiyorum suan-nafaka ile ilgili bir yasa cikacagi zmn bir tv-programina cikmisti..
kadin esitlik esitlik diyordu
ama sonra calismayan erkege kadinin nafaka vermesini uygun goren yasayi nedense sacmalik olarak yorumladi..
nasil esitlik bu ben kavrayamadim dogrusu..
ve sinirlendim de
bi kadin calismiyorsa falan ne bileyim siginma evlerine gidebilir
hem bir byan akrabaya genelde yer olur evlerde
ama koca adam ne yapsin is bulamadiysa..
tamam hayat cok zor yalniz bir kadinsaniz..ben de biliyorum-heyhat ben de bir bayanim
erkekler icin de kolay sayilmaz bu hayat biraz objektif olalim
tamam sokakta yururken kimse kacirmaz taciz etmez ama..
onun da nafaka gibi bir hakki olmali bence..

benzer tutarsizliklar erkeklerimizde de var
soyle ki..
sahsen sokakta yalniz yururken ister istemez, zmn zmn igrenc bakislara, sozlu tacizlere maruz kaliyorum
misal bu bickin delikanlilar..
onlar bana laf atmaktan haz aliyorlar
niyeyse bu durum onlarin gelismemis egosunu tatmine yetiyor
ama kendi kiz kardeslerine biri yan baksin..
o zmn mesele namus cinayetine kdr gidebilir emin olun

cogaltilabilir elbet..gozlemlerim devam ediyor
bolumde yeterince malzeme cikiyor bana dogrusu=)

karsicinse de pek bi sempatim yok yani
ama tabi
kadinlara besledigim dusmanligin yaninda onlari seviyor gibi durabilirm
nasilsa erkek bu, ne bekliyorum degil mi?
ama kadinlardan beklentilerim vardi benim
ne yazik ki hayal kirikligina ugratiyor beni hemcinslerim..
8 martta sokakta yurumekle de kadin olunmuyor ne yazik ki
erkeklerin bu konumda olmasinda kadinlarin(annelerin yani) rolu cok buyuk..-kimse inkar edemez.
o yuzden yurumesinler 8 martta samimi bulmuyorm ben..

kadin dusmani miyim?
evet kadin dusmaniyim
murathan mungan a da ayri bir hayranlik beslerim.
cok sukur kafam calisiyor
ve evet iltimas gecemem hemcinsim diye
o kdr da gelismis adalet duygum kusra bakmayin
gozlemliyorum sadece..
kadinlarin tutarsizliklarina da deli oluyorm
dedigim gibi bir erkegin yapmasi cok koymaz bana..
her neyse
sanirim cok dolmusum hemcinslerime
niye erkek gunu yok ki?
erkeklerin hakkini niye savunmuyor kimse?

1 Mart 2008 Cumartesi

de(ne)meler 12

durmak.
oyle durdurmak herseyi..
yapabilsem keske
bogulmak uzere oldugumda
bir pause tusu
baska bir boyuta gecsem
neblim ben trinity falan olsam
yaralarim kapansa kendiliginden
uyusam bir kendime gelsem
suya ruyalarimi anlatip rahatlasam
hazir kimseler gormeden
gunah da cikarsam gozyaslarimla
zirhimi falan takip sonra..
toparlanip geri donsem
kaldigim yerden devam edebilsem
bazi seyleri basa sarabilsem..
niye boyle bir hakkimiz yok ki sanki?
niye 1 defalik hersey?

28 Şubat 2008 Perşembe

...

mutluluk denen sey
incir cekirdegini dolduramayacak bir hayal aslinda
kandirmayalim birbirimizi fuzuli

24 Şubat 2008 Pazar

emekli

-cok okudum bu son 3 gun falan ondandir-
emeklilik :taa ortaokuldan beridir hayallerimi susleyen birsey.

bir yazlik-belki uzak biraz deniz kiyisina
bir inziva hali
oyle bodrum/cesme/kusadasi falan degil
belki bir ada-gokceada?
sadunya kokulari, serin tastan evler, sakin komsular
belki de biraz deniz kenari
essin de ama..
saroz? enez?
dalga sesleri, aycicek tarlalari, denizden gelen iyotla karisik cam kokulari
sabah kahvaltisinda: oz bahcenden koparilmis domates biber, yeni sagilmis sut
ruzgarin sesi, kuzu canlari, circir bocekleri, kurbagalar, havada gorulen leylekler..

haziranda biraz dalgali hafif usuten, temmuzda tam kivamina ulasan cam gobegi su..
kulac atmak derin mavi, acilmak carsaf gibi suda..
sonra basini suyun altina sokunca-devekusu misali- sorunlardan siyrilmak
o mavi..
sonra agustos yine dalga
eylul belki bir hirkayla
yazlik dediysem de sanilmasin yazin gidilir sadece
baharda sahane olur tahminim
tam kuzularin dogma mevsimi

ne dert ne tasa!
yillardir biriktirdigin kitaplari okumak icin firsat iste sana
oku sabaha kadar
uyu, yaz, yuru
diledigini yapmakta ozgur oldugun bir surec bu
kendini yazar gibi de hissedebilirsn
5 yasindaki cocuk gibi agaca da tirmanabilirsin
heidi olup peter le dag bayir gezebilirsn
sabahlari kumsalda tas mas toplarsin
deniz kabuklarindan kolye yaparsin
...
oyle iste
sivrisinek viz gelir artik orda

16 Şubat 2008 Cumartesi

de(ne)meler 11

-gulumseyerek yaziyorum-
ne komiktir ki.. babam bile bana hayat gorusumu degistirmemi tavsiye ediyor
insanlari torpulemeden onlari kabullenmeye calisiyorum
buna karsilik, insanlar beni egilip bukulen bir hamur gibi goruyor
"yapi meselesi" bazi seyler var.

depresyon hirkasiyla dogmusum
yapisti sanki cikaramiyorum
siyah da giysem nafile bazen
gozyaslarimi kamufle edemiyorum..

13 Şubat 2008 Çarşamba

trende

trenin camindaki yagmur damlalari
onlar da bilmiyor bizim gibi
bir dk sonra ne olacagini
hangi damlayla birlesip kimle yarisacaklarini
boyle bsy olsa gerek kader kavrami..

trendeyken garip seyler geliyor aklima
gecen gelisimde(ankaraya) mesela uyku- uykusuzluk uzerine zirvalamistim

uyku sorunlari aslinda bir vicdan meselesinin yansimasi olabilir mi?? ..gibi

baslik da film adi gibi oldu
barda
gemide


11 Şubat 2008 Pazartesi

intihar

canim sikkin galiba. sebebine henuz ulasilamadi. ara sira durmak istiyorum. yasamadan oylece durmak.. bazen bu dunyevi hayat fazla uzun, fazla can sikici geliyor bana.
intihar..
cok ironik aslinda. Allah in verdigi cani almamaliyiz aslinda ama boyle bi yetiye de sahipiz.
intihar edemeyisimin yegane sebebi dini inancimdir muhtemelen..
ayni sekilde intihara bu kdr kafa yorusum.
bu hayat anlamsizsa niye yasiyorum?
bu hayat anlamsizsa ne diye intihar edeyim?
sanirim bi gun gercekten intihar edebilecegim bilgisine sahip olusum beni urkutuyor

9 Şubat 2008 Cumartesi

(k)uyu 04

alt alta yazdm topladim hatalari
bir kalp dolusu pis-man-lik etti
kirginliklari saydim
kirdigim kalpleri cikardim
t sonsuza giderken
ben
kendimden uzaklastim

25 Ocak 2008 Cuma

(k)uyu 03

paranoyak, huzursuz bulutlar kafada
ve dolasip durur tilkiler orada
kaygilar kuyruk olmus bekliyor sirada
sanki siste kaybolmusum
yine de guluyormus yuzum arada
tabi genelde dilim susmada
su yutuyorum her dalgada
kazik yemis bogulmusum
gonul cevapsiz sorular sormada
mantik umarsiz, us arayista
vicdan rahatsiz bir sususta
kapimi masallara kapamisim
beden kilo aldikca benlik zayiflamakta
gozum hep zamansiz uyumakta
susuz kalmis ciceklerim solmakta
anladim ki bu kalbi ben nafile yormusum

14 Ocak 2008 Pazartesi

manevi giderler

vergi iadesi kalkti
ben hala fis biriktirip
kendime aci cektiriyorum
hangi gun
nerde ne yapmisim
kac kisiymisim..
ne yemis ne icmisim
hangi filme giderken
yanima birini bulabilmisim..
hepsi kayitli lakin
hesabini tutmada zorlaniyorm
manevi acidan giderlerin
fatura kesilmiyor cunku
ardindan kapatilan defterlerin

26 Aralık 2007 Çarşamba

hayaller hayaller..

havadaki toz tanelerinin hareketlerini saatlerce izlemek
yapilcak bsy yok diye orayi burayi temizlemek
gozlerim kan canagina donene kadar film izlemek
okumak istedigim kitaplari umarsizca yutmak
kusana kadar vitamin dinlemek
parmaklarim burusana kadar banyo yapmak
salyam akana kadar uyumak
kicim uyusana kadar oturmak

istiyorum
ama zevkten

all of these are time-dependent processes; thus, we need a lot! of time to achieve them..

18 Aralık 2007 Salı

de(ne)meler 10

zor..
seni dusunurken
senin beni
hic dusunmeyisin ihtimalini
dusunmemek

16 Aralık 2007 Pazar

18:55

orta sekerli turk kahvesi
yanina bir bucuk porsiyon sezen
ustune pijama- bos oda- kitap
ayazda yuruyup usumus bi beden ustelik
yetmiyor yine de
tum bunlar beni sadece avutuyor
oyle tatminsizim yani.

13 Aralık 2007 Perşembe

anlatmadan anlasilmayi beklemek

tecrubeyle sabit nafile caba.
bilirsin aslinda agzindan bir seyler dokulmeden, beyninden gecenlerin okunmasi ihtimalini. yine de beklersin umarsizca, sen anlatmadan gozlerinden seni okuyabilecek birini.. insanlardan yorulmussundur, anlatsan da yanlis anlasilmaya dayanamiyorsundur artik. sanki agzini acinca daha da beter olur her sey. sen de cozumu konusmamakta/sadece kendinle konusmakta bulursun. hava-civa otesine pek de gitmezsin cevrendekilerle. arada bir konusunca "sair bu dizede ne demek istedi?" diyen gozlerle karsilasmak agir gelir cunku..
gun gelir, hah! dersin galiba benim gibi biri. belki ben anlatmadan anlar pek cok seyi..
susmazsin; hep konusur aslinda icindeki uftadeler duyulduklarini dusunerek. "bugun ne cok konustum!" dersin hatta; "o", "niye benimle konusmuyor??" diye dusunurken. yine gun gelir, der ki, kendini anlattiginda seni dogru anlayan sandigin kisi: "benimle konusmuyorsun ki...".
o an iste... filmi basa saramazsin da.. anlattigini, anlasildigini, anladigini dusunudugun onca sey gozunun onunden gecer. anlasilamamak mideye cok agir oturan bir yemektir; anlatamadan anlasilmayi bekleyen bunyeler icin. bu denli aci deneyimlerden sonra kisi muhtemelen kendini hazirda tuttugu kabuguna kapatacaktir. gunluge daha sik yazilmaya baslanir ki bu edebiyat dunyasi icin sevindirici bir hadisedir. zira kisi, hayal kirikliklarinin ardindan yaraticiliginin zirvesini yasar.
(21.11.07-Ankara)

8 Aralık 2007 Cumartesi

(k)uyu 02

girebilirsiniz hayatima
yer edersiniz de
hatta
sormazsiniz da gelirken bilirim
bari giderken soyleseniz..
bitebilirsiniz hislerim
bitersiniz de bilirim
ama bitmeseniz
beni de bitirmeseniz..
gidilebilirsin benden icim

gidebilirsin elbet
ama giderken

beni de gotur hic degilse..

susabilirsin nihayet

susabilirsin kalbim

nasilsa dinleyen olmaz diye..

1 Aralık 2007 Cumartesi

de(ne)meler 09

kirici olan da benim alingan olan da
yorgun, (d)argin, durgun,
asabiyim mutemadiyen
bir kelimem bir bakisim yeter insanlari kusturmek icin
depresif gezerim
kalem ceker sacimi kestiririm
ama bir yandan da
duzenli yasiyorum haddinden fazla
yedigime ictigime dikkat ederim hatta
lakin insanlar bana dikkat etmiyor o kadar da
vazgectim o yuzden
"kimseyi sallamiyorum artik"
desem de kimse inanmiyor mesela
zaten bu cumleyi kurmus olusum
kimseyi sallamamaktan ne kdr uzak oldugumu gostermez mi acaba?

konusmuyorum ama gercekten konusmuyorum kimseyle
bu bir cesit kacistir muhtemelen shaggy bilincaltimin buldugu
ya da bezginlik belki
anlatmaya mecalim yok benim derdimi
ama anlasilmaktan/ulasilabilir bir insan olmaktan da korkuyor olabilirim cok rahat
her ne kadar dilim anlasilmamaktan yakinsa da..
anlasilmaktir beni konusturmayan kimbilir

ke(n)dimle bir anlasma yapip artik kendimi uzmemeye karar verdim
daha cok bencil olmaktan geciyor bu sanirim
kendime daha cok vakit ayirmak mesela
daha cok okumak yazmak vs.
daha cok uyumak yurumek usumek
daha cok gitmek gelmemek kalmamak
ama daha cok vermemeliyim
cunku hep verdim birilerine birseyler..
almadim geri da onlar giderken
zaten verirken de geri almayi ummuyorum(dur) muhtemelen
herneyse..
"daha iyilerine layik olan" ben, daha fazlasini istemeliyim

insan kendini degistirebilir mi?
disardan mudahale olmadan
basindan birseyler gecmeden
tecrube edinmeden
hayat ona tesfiye yapmadan
insan kendini torpuleyebilir mi ki?

degismek istiyorum ben
cok sikildim bu halimden
kendimden memnun degilim
beni bu halimle seven..
bir kedisever..
de yok ki zaten.

22 Kasım 2007 Perşembe

de(ne)meler 07

aci cekmeli(imis) insan guzel birseyler yazabilmek icin.
sanirim verimli bir donemimdeyim..
bir iki cumlecik..
anladigimi ama anladigimi anlatamadigimi dusunmustum; ne anlamis ne anlatabilmisken..
sevdigimi, sevildigimi ummustum ne sevilmis ne de sevilmisken..
konustugumu da sanmistim gunlerce susmusken..
anla(ta)madim off..
konustum ama kendimle yine..
sevmek-sevilmek.. bunlar rolativistik kavramlar zaten..
susuyorum icim, susuyorum disarilara yeniden.
bir sana konusacagim
bir seni dinlemeyecegim yine.
susmak susmak dedigin..
tek kelime etmeden konusmak bildigin.
sorun sudur ki: bir sen duyarsin kendi sesini
bir zahmet baskalarindan da bekleme anlamalarini..
kendin pisir kendin ye midene oturan kelimeleri.

5 Kasım 2007 Pazartesi

de(ne)meler 06

bosluk?
soguk?
karanlik?

yoksa aydinlik?

sessizlik mi?

yoksa sagirlik?
ne hissettin giderken?

gulumsedin mi?
icin aglarken..
agladin mi?
gulmeye calisirken..
ne dusundun karar verirken?
nasil bir gozu kara kararliliktir bu!
nasil caresiz olabildin ki bu denli?

bir aciklama yapmaya calisiyorum kendime

evet senin yaptigin uzerinden..

nasil uzeceksin kimleri kimleri..
hic mi dusunmedin
yoksa uzmek miydi ki zaten amacin?

anlamlandirmaya calisiyorum

dusunuyorum dusunuyorum olmuyor!
bir mantigi yok bunun..

hic yakismadi sana

hic gitmedi ustune ölüm.

4 Kasım 2007 Pazar

yok bsy..

iki haber aldim dun
biri kendimden digeri..
kotuydu ikisi de (tabi kime gore neye gore)

ice dogar ya hani bazi seyler
hani gunlerce yagmur yagar istanbula..
kendimden olan haber..
ben kendimden bihaber

icime doganlar kendimdendi kesin
otekini sezebilseydim zaten..
aglayamiyorum neden?

onu gectim de..
durgunlugumun sebebini kimse kendine yormasin..
icim daraliyor
bulutlar boyle uzerime uzerime..

nasil yapmis bunu anlayamiyorm
nasil??
niye yapmis

p.s.:kafami toparlayamiyorm..
cumleler kopuk olmus olabilir o yuzden..

de(ne)meler 05

bazi insanlar varmis herkesin birseyler anlatmak icin can attigi..
daha dogrusu onlarin karsisinda insanin birseyler anlatasi gelirmis herkesin.
iyi dinleyici imis bunlar.
zaten konusmaktan cok dinler, anlatmaktan cok iclerine atarlarmis.

ama susmak bi boka yaramiyor..
dinlemek meziyet mi?
eziyet mi?

iyi dinleyici olmak zor evet..
bsyleri iyi yapmak zor evet
iyice gitmek
iyice gulmek
iyice sinmek...

3 Kasım 2007 Cumartesi

(k)uyu 01

uyandirilmak acitiyor beni genelde..
cunku uyandirilinca hatirlamiyorum ruyalarimi

(dondurabilsem herseyi backspace e basinca
bsplayerda donse hayat..)
uyusam iyi gelir mi ki?
hem ben..
kotu muyum ki?

hic makul olmasa da..
yine de isterdim biraz daha uyuyabilmek..
erken mi uyandirildim?
hayir, biliyorum erken olmadigini..
ama iste..

bilincaltinin intikam almasi..
simdi anliyorum ne demek oldugunu.
kendi kendini imha edebilir insan.
kendi kendine yetebilir mi peki?
yetmelidir.

29 Ekim 2007 Pazartesi

yor(ul)maya baslama (t)arifesi..


iki cift karsilassa yolda
gozler birbirine degse..
iki kadin sirayla suzse once birbirlerini
sonra erkekleri...
erkekler sadece kadinlara baktigi sirada
her iki kadin da gozlemlerini tamamlasa mesela.
"ah o adam/kadin bende olacakti" diye gecirilse iclerden..

super mini-super ince corap kombinasyonunu basarili bir sekilde tasiyan bir hatunla karsilasilsa gecenin bir vakti eve donulurken..
elbette kayacak gozler..
fazladan bi bakis daha atilsa yukarilara dogru..

yeni tanistirildiginiz adam muthis karizmatik yesil gozler-siyah saclar-iyi is-dolgun cuzdan falan olsa..
ustelik "sevdicek" km.lerce uzakta olsa..
"hos cocuk" deseniz icinizden/disinizdan

metroda yol/yer verdiginiz icin size gulumseyen kiza
ayni sicaklikla karsilik verseniz ya da..

ayip olmaz mi yaa?
ayip olmaz mi birilerine..
kandirmis kandirilmis sayilmaz miyiz?
km. uzakta birinin yuzu dusmez mi parcalanmaz mi ici..sacilmaz mi civa gibi

dusunmez mi ki dusunceli beyaz atli prens dilber dudagi yerken
"ah o da vezir parmagi yese" diye dusunmez mi??
"o da yese ben ne yaparim.."

(acaba anlatilmak istenilen mi anlasilmistir?
anlasilmak istenen mi anlasilmistir yoksa?)

kiskanclik meselesi degil bu..
baska vucutlarda sevdiginizi dusunmeye basladiysaniz eger..
baska biri icin.. "hos" sifati akildan gecebiliyorsa..

mide bulantisi var bugun.

..ve nil'den kek dinlenir
ustune bsyler icilir..

23 Ekim 2007 Salı

de(ne)meler 04

neden hep kibar olmak zorundayim?
sert bir insan degil miyim ki ben?
buz gibi degil miyim ilk goruste hatta sonraki goruslerde..
1-2 insan var beni sempatik diye tasvir edebilecek..
peki neden hala benden konusurken biraz daha dusunceli olmam beklenir?
bilmiyorlar mi gercekten?
kendileri de demiyor mu kendi dilleriyle "sen isteyerek kirmiyorsun, senin mizacin bu, sertsin" diye..
anlayamiyorum
gercekten ruhsuzum evet gercekler bunlar..
ben ko-nus-ma-si-ni bil-me-yen bir o-du-num.
ha bi de hassasim tabi..
cok alinganim ama cok kiriciyim falan ayni zamanda.
ne deseler kiriliyorum
tepkim cok da sert oluyor(nasil oluyorsa ben farkinda deilim bu sertligin)
cok ciddiyim zaten hep(insanlar nerde saka yaptim anlayamiyor)

yoruldum
ciddi ciddi yorgunum
ha kesin bunun sorumlusu da benimdir..
sen gez toz surt..
sonra yoruldum de!
beni insanlar yoruyor
kimse umursamiyor tabi(umur samaz a saygilar)..

ben birinden suphelendigimde paranoyak oldugum halde
neden insanlar benimle ilgili bsyden suphe ettiklerinde "benim icin endiseleniyor" oluyor(lar)??

niye dertlesirken buyuk insan olgun insan oluyorum da..

yorgunum evet yorgunum
sorular sorular..
muhendis olmak bi isime yaramiyor
cozemiyorum kendimi..
bulamiyorum
bulamiyorum
nereye koydum hatirlamiyorum..

cok basit bi insanim ben evet
lakin neden her dedigimin altinda ima araniyor?
niye normal halim somurtkan benim mesela?
gulunce cok garip bakiyor insanlar neden?
cok rahatsizlarsa konusmasinlar benle
hic gorusmeyelim mesela
aglamaya da gelmesinler ama
agir geliyor artik
bildiklerim..
soyleyemediklerim..
sustuklarim buyuyor icimde cidden

niyet onemli degil midir?
kirmak amaciyla soylemedigimi bildikleri halde neden kiriliyorlar bana?
cok sevdiklerinden mi bu kdr az tolerans?
tutarsiz olan benim biliyorum..
evet haklisiniz
bu dunyaya bi tane daha merve fazla gelebilir
belki sirf bu yuzden cocuk yapmaya soguk bakiyorum
ha simdi kim evlenir ki benle di mi?
dogrudur..

hakkaten karanligim ben
ciddi ciddi ucurum var icimde..
ama cok yakina gelmek lazim farkina varabilmek icin

yuzumdeki ifadeyi depresyon hirkasindan doom metal dinleyen kiz modelinden ileri geldigini
dusunuyor pek cok insan..
merve illa uzulecek bsy bulur ne de olsa..
kendi kendine sorun da uretebilir..
hep gider sorunlu insanlari sever falan.
garip garip arkadaslari vardir
hatta son yaptigina kimse akil sir erdiremedi vs..
bi derdim olsun diye ugrasmiyorum ben
sadece gormezden gelemeyecegim seyler var
evet
gormezden gelemeyecegim kusuruma bakmayin arkadaslarim
buyum ben boyleyim
"hic de umrumda deil sizlerin dusundukleri" demek isterdim
ama onu da yapamiyorum iste
buna da uzuluyorm ben

dusunmek iyi degil...
bi boka yaramiyor iste
sadece erken yaslanacagim
cok karizmatik bi kadin olacagim 35inde ama kel(alinma sen lutfen sen yapma bari)

yikanip uyucam simdi
uyumak istiyorum
cocukluguma geri donmek istiyorum..
5 yasimi o kdr ozluyorum ki..
bi yas sec deseler 5 derim yine 5 derim..




18 Ekim 2007 Perşembe

de(ne)meler 03

guya 8:30 da gidecekti, gidemedi.
birsey daha soyleyecekti unuttu, diyemedi.

4 Ekim 2007 Perşembe

sen..

baksan..
gorebilir misin icimi korkmadan?
dalabilir misin ucurumlarima?

uyusam..
girer misin duslerime?
kurtarir misin beni kabuslardan?

sussam..
duyar misin sesimi gozlerinle?
dinleyebilir misin dalga seslerimi kacmadan?

ağlasam..
anlar misin sebebini?
susar misin benimle sorgulamadan?

sığınsam..
bulabilir misin kuytularinda beni?
gelebilir misin yanima hemen?

sev desem..
sevebilir misin beni?
olabilir misin benimle bir ömür ?

git desem bile..
kalabilir misin benimle?
sensizlige alisamam diye..

1 Ekim 2007 Pazartesi

insanin -e hali

hayati anlamis gibi bakan gozler
surekli siritan bi surat
"hayat aslinda guzel" diyen dilim
Allah'im bu ben miyim?...

30 Eylül 2007 Pazar

kimbilir

"belki de demek istedigim
kimbilir..
sehirler boyunca aradigin
gokyuzune agladigin..

sen ki..
aristokrat muhendis.
bence sen...
bundan daha guzelini
yapabilirsin
hem kimbilir
belki de..
zaten...

oysa ben..
aklima gelenleri
kalbimle demlemek
istemistim.

sana baska sozum yok
istersen gulersin
ya da kimbilir
belki de...
ruya olur
bir kucuk gemiyle gidersin.
yagmur olur
gozlerimden yagarsin."


...

28 Eylül 2007 Cuma

de(ne)meler 02

yorulur mu insan bu kdr cabuk yoksa eskiyen ruhum mu bilmiyorm
her gecen gun mekaniklesiyorum
bir zamanlar yazi yazdigim gunluk tuttugum falan geliyor aklima...
cok uzak sanki simdi o zamanlar
buyuyor mym cidden yoksa kuculen,bu hayatin karsisinda ezilen benligim mi
giden sen msn goremiyorm yoksa ben mi terketmistim seni hatirlamiyorm
hayatim zaten yeterince sarpa sapmis/sarmis...
burda bana yaptiklarini/yapmadiklarini unutmus numarasi yapiyorm
kimse bunun farkinda degil..

de(ne)meler 01

Sevmek zor..
Uyumak gibi.
Ugruna belki bir ömür sevgisiz kalinmali
Sık sık uzaklara dalinmali
Martilara ekmek atmali

Eksik birsey mi var bende diye kafa patlatmali
Sonra..
Anlayamamali insan.
Anlamali da anlamadim diye kendini kandirmali.
Yok “ben karanligim” yok “hazir degilim” kabuguna siginmali
Sonra..
“evet tum sorun bende; sevemeyen kalbimde” diyip candan la teselli bulmali

aynaya bakmali geceleri kendini gorene kadar..
Sonra gunlerce susmali icini duyana kadar..
İc sesi dinleyip ilk trene binmeli sonra
Sirf yolda olmak icin.
Son durakta bir bekleyenin oladigini bile bile
Son duraga kadar sabretmeli
Sonra..
(inceksn son durakta n'apilir ki?)

24 Eylül 2007 Pazartesi

bosluk

bir can sıkıntısı..
bir bosluk var icimde.
tuba bunun derslerin baslamasina bagladi.
hakli belki de.......
yorgunum ya bu okul beni erken yordu.
"yok ettim salindigin billur aynalari
simdi uzun uykularin tam zamanidir"
uyumuyorum da duzgun..
12-7 yapmaliyim bir an once ama..
sadece 1 gun 8:40 olunca programda boyle oluyor demek...
insanda bi tembellik.
ya biri motive etse.
birileri bana gaz verse..
buna cok ihtiyacim var.
dugmeye bastigimda biri gelse terimi silip geri yollasa ringe.

aslinda icimdeki sikintinin sebebi sudur ki:
yeni birseyler basliyor ayni anda hayatimda.
yeni seyler tedirgin ediyor beni bir boga olarak
yeni dersler yeni hocalar
buna ek olarak daha baska yenilikler-bunlarda bahsedip de kendimi onlarin gercekten kapida olduguna inandirmak istemiyorum, bu yuzden bahsetmeyecegim.
stabil hayat yasamali benim gibi insanlar
sarkac gibi gidip gelirse okuldan kendine kendinden okula..
sorun cikmaz
esas mesela araya baska degiskenlerin girmesi
hep ayni hayati yasasam bunalirim biliyorum
ama tehlikesiz olur en azindan
simdi ne olacak derdine dusmem ki belli ne olacagi..
bana hep olan olacak
abuk-sabuk saplantilarima yeni bir isim eklensn istemem
isim diyorum...
ama hissediyorum
ne yazikki kendimi yine fazla kaptiracagim sanki.
Allah bana akil fikir versin
bir de irade tabi
irade cok sey demek
cok sey...

"bir yorgan misali ortundum yalnizligi
bu yil da ask buraya hic ugramadi"

21 Eylül 2007 Cuma

terkeden

"kimdi giden kimdi kalan
aslinda giden degil kalandir terkeden
giden de bu yuzden gitmistir zaten"

iyi ki bir az seven taraf olduk ha!
sanki hic dusunmedik sanki hic cabalamadik.
deli oluyorum anlamadan, dinlemeden kendi kanunlariyla beni yargilayan insanlara..
yok ben zaten "gitmeyi" kafama koymusum.
o, bundan sonra agziyla kus tutsa, ben " bu kusum kanadi neden beyaz" dermisim
o ne yaparsa yapsin ancak ufak bir gulumseme uyandirabilirmis bende..
peh peh peh

niye sormuyorlar su sorulari kendilerine:
"o, soylemek istemiyor belki ama benim bir kabahatim olabilir mi??"
"ne oldu da bu kadar degisti tavirlari?"

ha pardon! belki soruyorlardir ama cevabini bildikleri zaman!
nedense de o cevap ayni eksen etrafinda doner.
"o, istemedi. ben elimden geleni yapiyorum. daha ne yapayim bilmiyorum. bunlari hakedecek birsey yapmadigimi da dusunuyorum. zaten "o" da dedi, sorunun kendisinden kaynaklandigini."
...

bahane bulmak cok kolay eger sevmeye gucu yoksa insanin. sen, "de"lerin nerde bitisik nerde ayri yazilacagini bilmiyorsun mesela. bu bir sebep olabilir benim icin, olamaz mi??
bana benim senden ne bekledigimi sordun. sana "eger beklentimi soylersem ona gore davranirsin kendi davranacagin gibi degil. seni yonlendirmis olurum, seni taniyamam." dedigimde sasirdin.
sana gore, herkes beklentisini soylesin. bu beklentilerin gerekleri yerine getirilsin. proglamlanmis robotlar gibi devam edelim hayatimiza ne guzel! herkesten beklenen belli. zaten karakter, kisilik, gecmis, aliskanlik, dusunceler yalan.beklentiler yonetsin hayatimizi!
kusursuz bir uyum yoktu aramizda. ben soylemeden neye uzuldugumu gozumden anlayacak biri yoktu karsimda. midemde kramplar kelebekler ucamadi. birseyler olsun ben de isterdim, olmadi. elini tutayim bakalim ne olacak dedim. ama... hicbir sey olmadi iste.
bunu anlatmaya calistim.
"seni, hatalarini gormeyecek kadar sevemiyorum. uzgunum. bunun icin cabaladim.
ama uygun oldugumuzu dusunmuyorum" dedim.
gozune de sokmak istemedim, "sen soyle yaptin boyle yaptin..." demedim fazla.
ama o, ille de "ne yaptim kiii??? ben seni sıkıntıya sokacak hicbirsey yapmadim yapmam. yapmazdim" dedin durdun.

sıkıntıya soktun iste. hala da canimi sıkıyorsun.

birileri hakkimda yanlis dusunuyor.
beni, ne istedigini bilmeyen kadinlar sinifina sokmak icin can atiyor birileri.

yine de rahat ki vicdanim, kendileri hic tesrif etmediler ruyalarima..
ya ruyamda bile gormuyorum iste otesi yok!
gitmeyi kafaya koymakla falan ne ilgisi var bunu anlamadim ben.
sanki 5 yildir nisanliyiz da ben aldatmak istiyorum onu!

bu balik adamlar kafayi yedirtcek bigun bana
bi tanesi de mesela "ben seni karanligima cekmek istemiyorum. suan hayatimda anlatamayacagim sorunlarim var. seni de buna dahil etmek istemem. bana baglan istemem" dedi salak salak. sanki ben ona hadi gel benimle ol demisim gibi...
sonra...
tam 3 ay sonra...
bir baska birini kendi karanligina soktu bu arkadas.
neyse bu konu baska bir gunun konusu...

esas meseleye donmek gerekirse...
bu evrende nedense kimseler empati yapmak istemiyor.
tum aciyi hep onlar yasiyor. butun bir hayati onlar gogusluyor sanki.
hatta haksizliklar da onlara yapilir, onlar haksizlik yapamaz. zaten kimse de karinca incitemez.
yoruldum kendimi anlatmadan anlasilmaya calisilmaktan, yanlis anlasilmaktan.

yuzum asık olunca illa sebebi ders mi olmali?? ya da benim derin kuruntularim..
niye benim de hassas olabilecegim gercegi onlara bu kadar uzak geliyor? ben de bunu anlayamiyorum iste!
niye "hem kirici hem kirilgan" sozu benim icin mesela?

ben sirf o, kirilmasin aman zaten "seven kalpler hassas olur" diye diye paraliyayim kendimi...
ya o neden kendini koymuyor benim yerime; ben bunu anlayamiyorum.
niye benim aliskanliklarima, dusuncelerime saygi gostermiyor??
sirf daha cok seven gozuken taraf o oldugu icin onun hakli olmasi mi lazim??daha cok sevmek karsi tarafi daha az dusunme hakki mi demek ??
ben dengesiz olunca bu dengesizlik neden benim tum karakterime hayatima mal ediliyor da, bu dengesizlige kararsiz ruh haline beni iten sebepler uzerine kimse kafa yormuyor??
birseye tek bir pencereden bakmak cok kolay.
neden herkesin kendine ozgu bir penceresinin oldugunu kimse hatirlamiyor??

niye boyleyim ben??
esas soru bu aslinda.
cok kucuk cok degersiz, cok tuhaf hissediyorum kendimi bu gezegende.
bu kadar hassas olmak istemezdm.
bu kadar gamli olmayi da ben istemedim.
nedense istemedigim halde bunlarin bedelini yine ben oduyorum.
neden diye soruyorm simdi.
neden??

8 Ağustos 2007 Çarşamba

20 yas disi

kanim eksildi. üşüyorm...
cenem don corleone gibi oldu!
ne zor ameliyatmis ve de benm dis ne kadar derindeymis oyle...
bi turlu cikamadi yaw. hadi cenemden cikmaya niyetin yok, ne diye sokarsinn beni ameliyatlara degil mi?
3 dikis, mide bulantisi, sabah aksam corba, gargara, antibiotik en kuvvetlisinden, agri kesici beni kesmeyeninden, geceleri uyutmayan bir agri...
dislerim benden intikam aliyor ya da aldiğim onca ahh sonunda boylece cikiyor 20 yaş disi olarak !!!

midem bulaniyor klavyeye kusabilirm

corba gormek istemiyorum
aynaya bakmak istemiyorum
uyumak falan... ama uzak bi hayal...

29 Temmuz 2007 Pazar

12 saat anti-bakteriyel koruma

yillarca gozum gibi bakmistim onlara oysa...
her gece yatarken her kahvaltidan sonra...
hatta her sabah uyandigimda dogru banyoya gidip dislerimi fircalamak bir ara aliskanlik olmustu. saplanti derecesinde fircalayip zaman zaman da kanatiyordum.

ama dun...
disciye gittim,
ve aci gerceklerle yuzyuze geldim.
6 curuk varmis! 20 yas dislerinden de en az birinin duzleme paralel gidip diger disleri ittigi varsayilirsa:
6 curuk+ alinmasi gereken 4 adet 20 yas disi

kendimi hic bu kadar aciz hissetmedim.
demek yillarca kendimi kandirmisim.
ben ne cok hata yapmisim meger...
gozum kapali bakmisim meger...

yillarca dis fircaladim. fircalamayanlari kinadim. bu muydu karsiligi??
bu muydu 12 saat antibakteriyel koruma? bu muydu 12 farkli soruna 12 farkli cozum?
eskiden gunde 3 kez fircalayin derlerdi o zamanlar 3 kere fircalardim sonra 2 ye dusurduler.
ben daha o zamanlardan suphelenmistim ama neyse dedim gectim..
bilsem 6 kez 7 kez fircalardim...

demin aynaya bakip kendimi ajda pekkan gibi hissettim.
on dislerim yani gozukenler ziyadesiyle bembeyaz...
fakat neye yarar... icim curumus benim dislerden baslayarak.
belki o beyazlikla gercekleri insanlardan saklayabilirm ama dislerimden,dis doktorlarindan asla..
hicbir dolgu giden dislerimin yerini dolduramayacak biliyorum...
aglamak istiyorum..

belki de cekilecek arka dislerim
bundan sonra elma isiramayacagim soyle hart diye.
belki cikolata yemeyi seker emmeyi falan yasaklayacak doktor
hatta kutuphaneye tek gitme sebebim olan kahveyi, sicak cikolatayi da bir daha oyle cok cok icemeyecegim...

iste yarin da panaromik agiz filmi cektirecegim 20 yas dislerini net gorebilmek icin.

elveda findik fistik
elveda yemek yemek
bundan sonra yanimda kamis tasiyacagim.

23 Temmuz 2007 Pazartesi

kadinlar ne ister? hint kumasi?

"acaba niye yalnizim ben boyle?" diye oyle cok dusunen biri olarak kendime bir hint kumasi aradigimi farkettim. soyle ki:

(erkek)... dedigin...(bana gore)

cocuk olmayacak ama icindeki cocuk da henuz olmemis olacak. dusunup de hareket edecek. beni zor durumda birakacak bsy yaptiginda "cocukluktu, ozur dilerim" gibi bir bahanesi olmayacak. ama bir cocuk kadar saf, utangac da olabilecek yeri gelince. her zaman da bir yetiskinin olgunlugunu tasiyacak.

mantikli olacak ama sadece beyninin dedigini degil kendi ic sesini de dinleyecek. ama kalbinin duygularinin dedigiyle birseye koru korune gitmeyecek. cunku kalp dedigimiz organ zaten ne-idugu belirsiz bir kastan yapilmistir. yani hammaddesinin bile cizgili mi duz kas mi oldugunu bilmedigimiz birseye guvenilmez kanimca.onemli bir karar alirken iyice dusunecek. gerekirse danisacak.

zeki olacak en azindan benim kadar. yanlis anlamayacak hicbir zaman beni. yuzume baktiginda anlayacak ne dusundugumu. ama oyle her dusundugumu de bilmeyecek. ben soylemeden yapacak bazi seyleri. o konusurken hayran hayran dinleyecegim ben. ben konusurken de beni dinleyecek o, baska birsey dusunmeyecek, gercekten dinleyecek.

hassas olacak. benim hassasliklarima da saygili olacak. ama cok da hassas olmayacak oyle. her cani sikildiginda annesine kosan, aglayan adam cekemem ben. onu kirmayayim diye kasamam kelimelerden tasarruf edemem ben. kisacasi hem duyarli olacak , cevreci olacak, hem de oyle sulugoz olmayacak.

durust olacak, durust olacak, durust olacak. ki bana birsey dediginde suphe duymadan inanayim ben de. ne hissediyorsa, neye kirildiysa, neyi kafasina taktiysa benle paylasacak. aramizda bi sorun oldugunda once herkes kendinde arayacak hatayi (cunku ben hep oyle yaparim). ima etmeyecek. direk soylesin ben gelemem oyle ustu kapali seylere.

sorunlari erteleyebilir belki onun da huyu oyledir ama en azindan sorun varsa sorun var diyecek. belki farkinda olmayabilirim birseylerin ters gittiginin... o, bana hatirlatacak.

anlayisli, kibar olacak. beni neyin mutlu edecegini bilecek. benimle ilgili herseyi bilecek ama beni cozmus havalarina girmeyecek. bana ilgi gosterecek ama ben istedigimde tabi. cok ilgiye gelemem ben, cok kibarliga, cok anlayisa, cok hassasiyete, hatta cok sevgiye. bogulurum fazla gelir. herseyden orta karar.

turk kahvesini orta sekerli icecek. en az bir enstruman calacak. tabi uflemeli(ney, yan flut) ya da telli yayli calgilar tercih sebebidir. bilhassa gitar ve ney olursa sahsim ayri bi mutlu olur.

ama uflemeli dediysek de... senlendirici gibi olmayacak. sadece beni senlendirmeli! komik olmali, guzel espri yapsa fena olmaz. cunku bir omur somurtan bir adamla gecmez.

cok konuskan olmayacak. ama surekli de susmayacak. dinlemesini bilecek. dinlemek buyuk meziyet. dinlemeyen biri ise eziyet.

manevi olarak acligimi giderecek benim. maddiyat degil kaygim. hatta ikimize de bakabilirim belki. ama benim paramla da gecinmeyecek. en az benim kadar kazansin ki kendini kotu hissetmesin. parayi da harcarken dikkatli olacak. kazanmanin kolay olmadigi birseyi gozu kapali savurmamali. yarin birgun baska seyler icin de olur bu cunku. mesela ben. ama cimri de olmamali.

zevkli olacak her konuda. guzel giyinecek ama asla marka tutkusu olmayacak. ona danisabilecegim kadar guvenebilmeliyim goz zevkine. guzel muzik dinleyecek. benim dinlediklerimi bilecek, onlardan haz alacak. ama benden fazlasini da bilecek bana hep birseyler katabilecek kapasitede olmasi sart. cok da okuyacak. gundemi de takip edecek gecmisini de bugununu de bilecek. yani kultur kupu olmali. ama beni de ezmemeli bu hususta.film bilgisi de bi umman olsa mest olabilirim pek tabi.

romantik de olacak. dalga seslerini dinlemeyi sevecek. ara sira bana guzel seyler de soylese fena olmaz. ama herseyin orta karari iyi. fazla romantizm de olmaz bana.

konsere de gidebilmeliyim ben onunla, sinemaya da yuruyuse de, hatta icebilmeliyim karsilikli. acik havayi sevmeli. uzuuun yuruyuslere cikmaliyiz onunla. yaninda sacmalamaktan cekinmeyecegim biri olmali. kendi kendime konusurken deli diye bakmamali bana.

saygili olmali. bana, benimle ilgili herseye saygi beklerim. dusuncelerim, saplantilarim, takintilarim, aliskanliklarim, ailem, arkadaslarim, yalnizligim, meslegim, kendimden kacislarim, siyasi gorusum vs. vs...yalniz kalmak istedigimde saygi duymali bik bik otmemeli kafamda.

iyi birisi de olmali, iyi niyetli, guvenilir, sozunun eri. ama cok da iyi degil. insanlarin kotusunden anlayabilecek kadar da kafa bekliyorum tabi ondan. o kadar da saf olmamali. karakteri de oturmus olmali.karaktersiz birisine de gelemem..

sabirli olmali zira sabir gerekli bana katlanabilmek icin. "zaman herseyin ilaci" anlayisini kendisine felsefe edinse iyi olur. cunku pek cok sey ancak zamanla cozulebilecek kadar karmasik.

herseyden onemlisi KENDİSİ olmali. tum bunlari ben istiyorum diye, ya da ben boyleyim diye degil kendisi oyle oldugu icin yapmali... tabi sevebilmeli de tum kalbiyle. gozu benden baskasini gormemeli. kiymetimi bilmeli.

bu arada tabi..
o beni severken benim de onu sevmem sart.
bir sekilde bir nedenden hayat bizi karsilastirmali.
ayni anda olmali."

yok

gecen sene bugunlerde ne yazmisim acaba diye okuyordum gunlukleri ki...
o zamandan bu zamana hicbir sey degismemis bunu anladim.
ben yine ayni ben. sadece birkac satir daha fazla okumuslugum var o gunden bu gune, biraz daha aglamisligim, belki biraz daha buyudugumu dusunmuslugum...