7 Temmuz 2008 Pazartesi

(k)uyu 10

bir seyler var anlatmak istiyorum
ama olmuyor
dilim varmiyor
ya da sozumu kesiyorlar

sarkilar soylemek istiyorum
sesimi duyurana kadar
bir kabustayim sanki
sesim cikmiyor

usuyorum
yorgan ayagimin dibinde
lakin elim varmiyor
usumeye ve
usudugumu dusunmeye
devam ediyorum

merak ediyorum
ve sorularim var
soramiyorum ama
cevaplardan korkuyorum

1 Temmuz 2008 Salı

dalga

dalgali bi denizde su yutmadan yuzebilmenin en guzel yolu: kafayi suyun icine sokup kulac atmaktir.
yani dalgayla butunlesmekten bahsediyorum. o zmn dalga sizi zayif noktanizdan vuramaz, zira ortada bi zayif nokta kalmaz. hem yuzdugun denizin dibini gormek de yeni ufuklar acar. distan mavi, serin, ferah dursa da.. icinde ne dolaplar dondugunu, kimin kimi yedigini, orda da hicbir seyin gozuktugu gibi olmadigini gorursun dibe bakarsan. bazen de guzel bsy carpar gozune, almak icin dalarsin. dalmanin tehlikesi sudur ki: dalacagin derinlikteki basinci dusunmezsen tum bedeninde bi basinc dalgasi olusur. yani, hazir degilsen ve yeterince kuvvetli degilse nefesin, dalma.
guzel sanip, bedenini basinca maruz birakmak ugruna daldigin sey bi tuzak da olabilir elbet.
lise 2 deyken gelistirdigim hayat-ölüm teorisine gore:
hayat=deniz
ölüm=kiyi

deniz dalgali suan. tekne de olsam su aliyorum..

21 Haziran 2008 Cumartesi

11+11

futbola hicbir zaman ilgi duymadim, ilgilenenleri anlayamadim. bu gune kadar bastan sona tek bir mac izledim o da milli macti. 1-0 yenilmistik. lakin kimleydi hatirlamiyorum..
20 koca insan 90 dk boyunca tek bir topun pesinden gol icin kosarlar. iki de kaleci buraya kdr da tamam. ofsayt ne, bak onu da ogrendim hatta. oynamasi cok zevkli olabilir benim buna bi lafim olamaz zaten..
benim anlam veremedigim, mactan sonra gerceklikle tum baglarini koparan insanlar guruhu. bagirmalar, bogurmeler, ogurmeler, patlayan silahlar, havali kornalar... zannedersin adam bogazliyorlar. -gecenin bir yarisi da olsa hic farketmez- arabayla sehir turu atip arabanin uzerinden bagirmalar, sarkmalar, bayrak asmalar.. ben gecenin o vakti, tuvalete gidip disimi fircalamaya usenirim be, insanlar giyinip arabaya falan biniyor, enteresan..
bi de sonraki 3 gun, atilan goller, kritik pozisyonlar tekrar tekrar gosteriliyor haber niyetine. gazeteler desen, en oturakli kose yazari dahi en az bir paragrafini o maca ayiriyor. memlekette OHAL mubarek!


bi de tum dunyaya! ulkemizi tanitma olayi var o da apayri bi bombadir nazarimda.
ne yani 2 gol atti diye bi futbolcu bizi AB ye mi alcaklar??
ya da amerika borclarimizi mi silecek?
benzine gelecek zammi mi durduracak bu?
iran bize dogalgazi daha ucuzdan mi verecek o gollerin yuzu suyu hurmetine??
hep merak ederim nasil bi reklamdir bu?
turkiye bi ulkeyi yendi diye dunyanin dort bir yanindan ulkemize nasil bi turist akimi olabilir?? gol atilir atilmaz bi reklam molasi verip gol atan ulkeden manzaralar mi gosteriliyor tvde?
yani macta kazaniyor olmamizin, gayri-safi milli hasilayi yukselttigi bi gercek de; benim mi haberim yok?

kalin kafali olabilirim. belki ordan bakinca, toptan, futboldan, mactan nefret ediyor gibi de durabilirim.. ama anlayamiyorum; gercekten anlayamiyorum insanlarin bu futbola olan optimist yaklasimlarini. adam gibi otur evinde uslu uslu izle macini. neblim gol olunca sevin, git arkadasina saril tamam. ama bu sevinci sanki cok onemli ekonomik bi anlasmaya ya da cok onemli bi bulusa imza atmisiz gibi millilestirme allasen..
cunku olan, benim uykuma oluyor; yuzu gozu yanan insanlara oluyor..
zamlar, krizler devam ediyor. sonuc olarak bu spor, buyuk! kitlelere uyumalari icin verilen bi afyondan* oteye gecemiyor.



*bir arkadasimdan alintidir.(intihal olmasin aman)

15 Haziran 2008 Pazar

sallama

sallama cay gibi hayatlar yasiyoruz
yapay, posetli, dikisli
tadi andiriyor ama kokusu hayat gibi degil mesela
ya da bardakta oyle bi iz yapiyor ki
icimde ne gibi izler yaptigini kestiremiyorum

13 Haziran 2008 Cuma

buna(l)ma

uyaninca bugun hangi gun diye 10 dk dusunuyorum. sonra bulamayip birine soruyorum.
gelen cevap:
- bugun bilmemne sinavin var senin..

banyoda dis fircami unutuyorum.

camasir makinasina camasir koyup deterjan koymayi unutuyorum sanki camasir makinasi cok teknolojik bi makinaymis da deterjani kendindenmis gibi..

bi not defterim var ona pek cok seyi yaziyorum. listeler listeler...

telefonun hatirlatma islevini cok seviyorum. hatta iletisimden daha cok kendisini calar saat gibi kullaniyorum..
misal:
~sut ic~
~yemek ye~
~makarnaya bak~
~scientific calculator~
~kutup kitap~
...


gece 3te uyanip oda arkadasimi sinava gitmesi icin uyandirmaya calisiyorum. geciktiginden o kdr eminim ki.. "ooo saat 3:17 kiz hala uyuyo yaa.. uyansana!"

bi gun evimi, kim oldugumu falan unuturum diye cok korkuyorum.

11 Haziran 2008 Çarşamba

(k)uyu 09

senden zaman istesem hayat
bana borc verir misin?

30 Mayıs 2008 Cuma

burda

anlıktır mutluluk
ve gidişler bireysel
terkedilişler sağlam
ve bitişler mutlak
gülüşler içten
ve gözyaşları nöbet
kuyular dipsiz
ve düşüşler sert
susuşlar uzun
ve kelimeler yakıcı

ama
tahammül katsayisi yuksek
kararlar kesin
ve sabır kafi.

25 Mayıs 2008 Pazar

bir aninin siradanlastirilmasi

gecmise sunger cekme istegiyle birlikte yapilmasi gereken, unutus icin farz olan bir teknik.
yontemi sudur ki: sadece malum kisiyle hatirlanan eylem, n defa yapilir. boylece, o olayin/ aninin, aslinda siradan bir sey oldugu gosterilir beyne. bu baglamda eternal sunshine of the spotless mind da bahsi gecen anilari sildirme islemi mantiksizdir ve gecersizdir. bir ani, ancak ve ancak siradanlasirsa daha az hatirlanir.

bir sarkiyi cok cok dinleyip ondan bikmak gibi..

onunla yurudugun yoldan her gun gecip onunla bulustugun yerde baskalariyla bulusursan, artik anisal mekan onemini yitirmeye yuz tutar. ayni sekilde, sabaha kadar bir baskasiyla oturursan, aslinda baskalariyla da saatlerce sohbet edebildigini, bunun ona ozgu degil sana ozel bir sey oldugunu farkedersin.

o yagmurda yalniz da yurunur, hatta bin kat daha zevk verir.
o cay baskasiyla da icilir.
bunun farkina varabilmek meseledir.

24 Mayıs 2008 Cumartesi

sukunet ve kelime dolu bir serinlik

nerde kimle karsilasma olasiligi vardir.. neresi daha serin neresi daha sessizdir..bunlari hesap etti yururken.
yalniz kalmak istiyordu sadece. bu yuzden garip guzargahlarla uzatirdi yolunu hep. o gun kafasindan gecenleri yaziya dokebilmek icin bir firsat yakalayabilirdi belki uygun bir yer bulabilirse..
nihayet buldu aradigi mekani..
bi agaca sirtini verdi. altina kutuphaneden aldigi kitabi koydu. kutuphaneye de bu yuzden ugramisti cumartesi cumartesi zaten.. cimler islak olabilirdi cunku..
yola sirtini verdiginden; sadece seslerinden rahatsiz olabilrdi yoldan gecenlerin..
bekledi once biraz neyi bekledigini bilmeden. dinledi, kuslara, yapraklara hatta boceklerin cikardigi seslere odaklanmaya calisti. 5-6 farkli kus sesi, arada bir esen ama usutmeden islik calan ruzgar, yapraklari ruzgara eslik eden agaclar, merakli karincalar.. hava bunalticiydi aslinda bu kupkuru sehre oranla ama golge serindi.. gorus alanini sadece yesille sinirlandirdi. sadece agaclar, aralarindan otlarin inatla yeserdigi arnavut kaldirimi.. yesillikten gokyuzunun rengini unutur gibi oldu. oradaki tek uyumsuzun kendisi oldugunun farkina vardi sonra.. bu muthis tonlari bozan siyah beyaz babeti, mavili t-shirt u, siyah pantolon ve cantasi, metalik gri kalemi, mor kapli defteri, kiyafetlerine de uyumsuz olan kahverengi tahta saati, bu saate yakin renkte kestane kivircik saclari, yorgun bir merakla etrafa bakan gozleri..
yaninda herhangi elektronik bir alet yoktu. mp3 player almadigina yolda pisman olmustu aslinda ama burda gecmisti o pismanlik. zaten yeterince ahenkli seslerle bir fon muzigi yapiyordu doga ona. ama bu manzarayi kaydedebilmek isterdi.. iyice inceledi manzara beynine naksetsin diye..daha once boyle manzara olarak, bir deniz vardi mese agaclarinin arasindan gorup de hic gitmek istemedigi, bir de sulari soguk akan bir cam ormani..
orada oylece oturmak istedi yillarca. sanki hic aksam olmayacakmis, hic mevsim degismeyecek gibi geldi o an ona. tek isyani vucudunu kesfetmek icin can atan karincalaraydi. az once onunden kuyrugu lacivert o siyah beyaz kustan uctu.
bazen sadece yazdigina odaklaniyordu, o zaman agaclar onu izliyormus hissine kapiliyordu..hic kimse, hicbir ani hicbir aci yoktu zihninde orda oturdugu surece. ne cocuklugu, ne gencligi, ne gelecegi.. sadece simdiki zamani yasadi.

23 Mayıs 2008 Cuma

de(ne)meler 15

kafamdan gecen herseyi yaziya dokebilseydim, "yilin en karamsar ve en paranoyak kisisi" odulunu kimselere kaptirmazdim muhtemelen. zira cogu zaman dizginleyemiyorum hayal gucumu ve bir anda dipsiz, deli siyah kuyularda buluyorum kendimi. uzaktan ya da yakindan siginilan bir yermis gibi algilansa da en basta bu kuyular; zamanla, bunun bir siginma degil, savunma mekanizmasi oldugu anlasilacaktir.

17 Mayıs 2008 Cumartesi

(k)uyu 08

yaziyor kalemim
yaziyor sustuklarimi sayfalarca
konusmaya basliyor
icim
muzik susunca
bu yuzden sanirim
yanimda kalem
dilimde sarki tasimam yillarca

12 Mayıs 2008 Pazartesi

mezar

mezarlari takip ediyorum yol boyu..
dag dag, ova ova mezarlar

bu kurak, sari sehirde, bozkirin en yesil yeri mezarliklar.
sakin, uzak, tedirginlerdi biraz.. uzun uzun bakistik.

anilarimiz icin de mezarlar olsa keske. her aninin belli bir omru olsa ki bu omur kisinin insiyatifine kalsa.
ya da guveler yese naftalinlemesek unutmak istediklerimizi..
...

tum bunlar beypazari yolunda dusunulmustur..
yalniz yaptigim yolculuklar beni boyle bi hos yapiyor.

yolda olma halidir hep bulunmak istedigim..


10 Mayıs 2008 Cumartesi

de(ne)meler 14

benim de artik senden gitmis olusum; senin beni buna mecbur etmenden degil, seninle olan zamanlarimi rahmetle anamayisimdandir.

4 Mayıs 2008 Pazar

de(ne)meler 13

tasiyamazsin buyuk gelir sana melankolim
getgitlerimden kiyilarima yanasamazsin
basin doner dusersin depresif ucurumlarimdan
aklin alamaz ki ucsuz bucaksiz endiselerimi
ustune paranoyak dersin bana
orda sizofren olup bogasim gelir seni

1 Mayıs 2008 Perşembe

deney(im)sel tasnif 02

tecrube edinme denebilecek surec 7 ye ayrilir:

1. körlük..

adi ustunde tecrube bu. ve bir seylerin yanlis gitmesi gerek. kör olarak baslarsaniz yola, tecrube edinmek hayli kolaylasir. yolunda gitmeyen birseyleri farkeder gibi olunca kapayin hemen gozlerinizi.. hayal gucunuzle bir bahane bulun simdi bu olmamasi gereken duruma. bitti.. atlattiniz. artik 2. asamaya dogru yol alabilirsiniz.

2.düşmek..

oncelikle, bu kelime cok guzel cagrisimlari oldugu icin asamanin adi olmaya uygun gorulmustur. gercek anlaminin yaninda daha ironik olan mecazi kullanim soz konusu bu asamada..
tecrube vucudun diger organlarinda da kalici hasar birakan bir sey. yani once gozler gormez olani, sonra kulak duymaz denileni, duysa da beyin bunu algilayamaz vs. vs.. yani zincirleme bir surec. kisi algilayamadigindan etrafini, sacmasapan seyler yapmaya baslar. hatta ne deniliyorsa onu yapar. gel der biri mesela, gitmemek gibi bir ihtimal aklina gelmez bu safin.. giderek duser yakin cevresinin nazarinda. ki algisi da dusuktur. dusmustur iste birey gittikce de vahimlesir durum..


3.carpmak..

dus dus nereye kadar.. elbet kafani bir yerlere vuracaksin, mecbursun. dua et bu vurus sert olmasin. bir arkadasin hazir bulunsun misal.. ya da hazirla kendini "bir gun carpabilirim sert kayalara bu hayat boyle gitmez" diye dusun.
bu asama, ilk iki asamaya oranla daha kisa surse de etkileri uzun surelidir. diger asamalara temel hazirlar.


4.baston..

bir yerlere tosladin, ya da biri birsey atti kendini cekmene firsat birakmadan.. en akillica cozum eline bir baston alip , bastonla yurumektir. daha dikkatli olursun yolda belde, onune bakarsin sadece.yeri gelir bastonla savunursun kendini.. bastonla/degnekle ya da birisiyle yurumek yapayalniz yurumekten daha guvenlidir cunku.

5.iyilesme..
bir zaman sonra yuruyusun duzelir.. elbet duzelir bir seyler zamanla..zaten yuruyusun duzelmese, algilayisin duzelir. hayata bakisin yere basmaya baslar yeniden bastona ihtiyac duymadan.. bastonlu donemden iyilesme donemine gecis kisinin bunyesine, yasina, ortamin nemine bagli olarak degisir. körlükle ve kalp yorgunluguyla dogru, bastonun saglamligiyla ters orantili bir surec.. yalniz, hasta iyilestim diye sevinmemelidir. zira iki level daha vardir demonun bitmesine..

6.normallesme..

kisi artik normal yasantisina geri donmustur. gozleri iyi gorur, yere saglam basar. dusmez kolay kolay, onune bakarak yurur; cunku yurumeyi ogrenmistir(/ogretilmisitir ya da kim bilir). algisi da saglamdir. duyulari cakralari falan filan hepsi de aciktir. kisi kafasini yalniz gunluk hadiselere yormaktadir. mesela aksam ne yiyecegini dusunmektedir gunun yuzde sekseninde. canini genelde memleket meseleleri sikmaktadir. bunun disinda global isinma, penguenlerin hali, delik ozon da kafasina takilmaktadir. lakin, fazla sevinmemelidir hasta ohh tuzum kuru diye.. cunku bu körlük genetiktir, nuksedebilir.

7.unutus..(nisyan)
tehlikeli olabilir. cekilen acilar, o karanlik unutulmamalidir hic degilse. cektirenler unutulabilir. onlari unutmamak/unutturmamak, anilara saygi gibi seyler sacmadir, fazladir; soz konusu insan hayatidir, kalp sagligidir..

27 Nisan 2008 Pazar

(k)uyu 07

oyle tok ki bu ruh
yeni insanlar dahi cokebilir duslerinin dibine
oyle bitkin ki bu dimag
ansizin eyvallah diyebilir cikmazin birinde kalbine

23 Nisan 2008 Çarşamba

merak

7 yasindaki bir cocuk teyzesini kaybetse, ölmenin anlamini o yasta o birikimle kavrayabilir mi? kavradiginda yasi kac olur bu cocugun? annesiyle 1 hafta agladiysa bu gozyaslarinin ne kdri dehset icinde ne kdri annesi agliyor diye dokulmustur? insan ne zmn annesinin babasinin bir gun olecegi gercegini kabullenmeye calismaktan vazgecer? kabullenebilir mi? hic dusunulmemeli midir yoksa bu mevzu? insanin olgunlasabilmesi icin basindan tek bir ölüm gecmesi kafi midir?-kime gore olgunlasmak neye gore olgunlasmak?
merak ediyorum bunlari..

19 Nisan 2008 Cumartesi

(k)uyu 06

gece daha zifiri soguk, daha keskin karanlik
daha mavi ruyalarim aynada baktim
sanirim gecen gun resmini yaktim
sanki fis biriktirmeyi de biraktim
etken cumleler kurabiliyorum artik
misal: hamdim pistim yandim

13 Nisan 2008 Pazar

fuzuli bilgilerin sevmekle iliskisi

azalarak sevmek..
basta elinde bir sevgi vardir
("ya da bu sevgi zmnla olusmustur" da kubul edilebilir)
capacitor gibi yani
devreden guc kaynagini cikarirsak(ki bu guc kaynagi körlük olabilir) capacitor akim vermeye baslar devreye
yani sevgi tukenir zmnla
[elektrik dersinde aklima gelenler]

artarak sevmek..
bunu da force-shear iliskisiyle aciklayabilirim sanirim.. soyle ki:
duvara gomulu bir cubuga kuvvet uyguladigimizi varsayalim
bu kuvvet, sevgi/ask herneyse ondan iste. eger zmnla kuvveti arttirirsak cubugun gerilimi de artacaktir..[newton'un 3. yasasi etki tepki) bir yerden sonra catlar efenm bu cubuk catlar bi yerden..(bkz. crack) force devam ederse kirilir cubuk, cubuk degildir artik.. kuvvet de kuvvet degildir cubuga uygulanmiyorsa..
[mete den statik e giderken]

ayni siddette sevmek..
sistem dengededir ancak disardan en ufak bir mudahale bu denge halini bozabilir.. ki bu denge oyle kosullar gerektirmektedir ki..
oyle oda sicakligi atmosfer basinci dinlemez..
pratikte pek mumkun oldugunu dusunmuyorum. o optimum kosullar saglanbilirse bir ihtimal vardir belki..
[thermo odevi yaparken quasi equilibrium un hatirlattiklari)

bir de ya hep ya hic yasasi var
ya seversin deli dolu hic bos kalmaz kalbin birinin actigi yara daha kabuk tutmadan digerinden yara almaya kosarak gidersin..
ya da hic sevmezsin vazgecersin kusersin kaderine..
[kimya]

fatigue kavramina da deginmek istiyorum material dersine olan saygimdan.. kumasiniz ne olursa olsun birini sevmek yorar insani efenim. bir gun hayattan koptugunuzu farkedebilirsiniz. birden olmaz, bu bir surec. cok sevmek ruhu ikiye bolebilir..

4 Nisan 2008 Cuma

deney(im)sel tasnif 01

kadinlar simdiki zamana gore 2ye ayrilir
1 umitsizler (desperate)
2 umidi olanlar

umitsiz kadinlar..
hayattan bezmis zavalli mahluklar
son 6 ay icerisinde en az bir kez hayal kirikligi yasamis
en az bir kez iyi kazik yemis
en az bir kez terkedilmis ve de terketmis
insanlardan cok hayvanlara guvenmeyi benimsemis
muhtemelen kendini asli erdogan, sylvia plath okumaya adamis
radiohead-blonde redhead arasi gidip gelen
birisi/birileri icin riske girmenin anlamsizligini kavramis
olgun, suskun, yorgun, kirgin, mutsuz, sakin..
kipirtisiz, steady-state bir umman

umidi olanlar
hem cocuk hem de kariyer yapabileceklerini sananlar
gelip gecici dunya heveslerine kendilerini kaptirmis
son 6 ay icinde belki n defa kazik yemis ama hala yemeye devam eden
henuz terkedilmemis, terketmeyi de dusunememis
gunes in dunya nin cevresinde dondugune kendini inandirmis
muhtemelen kendini birinin prenses, perisi olmaya adamis
tuna kiremitci-iclal aydin arasi gidip gelen
toy, geveze, canli, kirilgan, mutlu, heyecanli..
kipir kipir, fluctuating bir halet-i ruhiye

1. yagmurun sesini, kokusunu sever
2. daha cok yagmurda 2 kisi yurumeyi
1. sirf arkadasinin sesi kotu diye isi gucu birakir onu dinler
2. sirf onu 10 dk daha fazla gorebilmek icin 150 km gider
1. ruyasinda winston box aldigini gorur
2. ruyasinda uctugunu, gunduz oldugunu falan filan iste..
1. hayat zor!
2. hayat guzel!
1. hayir demeyi bilir cunku ogretilmistir
2. her zaman reddemeyecegi teklifler mevcuttur
1. ellerini cebine koyar
2. eldivenini orda burda unutur
1. sarap gibidir
2. sirke piyazla iyi gider
1. gazete okur uzulur
2. mesaj gelmez uzulur
1. tecrube konusur
2. bi daha mi gelicem dunyaya
1. keep expectations low in order to be happy
2. bir anne-baba her zmn evladinin mutlulugunu ister
1. bugun kalem cekmesem de olur
2. yarin guzel olmaliyim

ornekler cogaltilabilir
sonucta 2 si de kadindir
kelimeler kifayetsizdir
anlamak da anlatmak da zordur


not: ama benim de koselerim var

deniz den gelen edit: bir de aradakiler varmis efem
bu 2 grubun karisimi..
hem elleri cebinde yuruyup hem elivenlerini orda burda unutan..

23 Mart 2008 Pazar

(k)uyu 05

nefret ediyorum alisveris merkezlerinden..
panora midir nedir..
gitmek gafletinde bulundum-goturduler-
bir kez daha kendimi bagdat caddesinde gibi hissettim
ne yazik ki benim tek mesgalem it gezdirip, bokunu posete koymak, "ne kdr da cevreciyiz canim"! demek degil..
tuzu kuru bir kuzu toplulugu
"tum insanlar esittir ama bazi insanlar daha da esittir"
ne kdr da ironik benim memleketim
mescit degil "dua odasi/praying room" yaziyorlar
"cok sukur amerikali olduk"
isil isil piril piril mermerler
tuvaletlerinde ekran ve ayna olan-sicarken de amerikali olalim..
musluklarindan suyun bosa akitildigi..
israfin en buyuk erdem sayildigi..
marks&spencer gencligi.
starbucks ta "bir kitap parasi"na icilen bir bardak ortaboy "gunun kahvesi",
gazete okumayan insanlar
tek dertleri "acaba cizmemi pantolunun ustune mi giysem" olan kadinlar
eslerinin ellerini birakmayan, riyakar, post-romantik, kaslari ve sinirleri alinmis adamlar..

ben mi huzursuzum?
sinmiyor icime 30 milyona bir t-shirt almak
sokakta kici acikta uyuyan birileri varken sukretmemek falan..
sifonu isedikten sonra cekmek
bunca ac varken bu sehirde-globallesip dunyadaki acliktan gem vurmanin luzumu yok- kilolu olmak
cok stresliyim bu aralar diyip homini-girtlak yemek
gulumsemek falan
"herseye ragmen yasamak guzel" demek
yapamiyorum
gulumserken birilerinin agladigini bilmek dokunuyor
bir cocugun irzina geciyor bir subyanci bir yerlerde
ve ben..
hic bir sey gelmiyor elimden
-benim de o cocuktan bir farkim yok pratikte-
birileri gulup egleniyor
o birilerinin gulup eglenmesi icin birilerinin aglamasi gerekiyor
icim sikiliyor be gunluk

20 Mart 2008 Perşembe

ates

beni yak kendini yak..
fotografini yakmak bir kimsenin
alevleri izlemek
bir ucundan tutarken diger ucunun kul olmasi
sonunda tutacak bir yer kalmayinca
"ya ben de yanarsam" korkusuyla
musluga sarilmak
elinde kalan parcanin
suyla gidisi giderden
"akan suyla yikadim senden kalan izleri "
atesin var mi diye sormustu sabah bana biri
serbest cagrisim iste
aksaminda yakasim geldi birseyleri

15 Mart 2008 Cumartesi

genis zamanin hikayesi [ (k)uyu 00 ]

"kendime gidesim" hic dönmeyesim var
"kendimde durasim" bi soluk alasim var
"kendime sorular sorasim" var
ama bunlari cevaplayasim yok iste
"kendime susasim" var
"kendi icimi dinleyip duyasim" var
ama gel gor ki "kendi kendime halim" yok
ve kendime "kendime vaktim yok" diyesim var
ama artik "kendimi kandir"asim yok
"kendime biseyler diyesim" var
ama "kendime kendimi duyuracak sesim" yok
"kendime inan"asim yok
"kendi kendime bak"asim var
ama "kendime iyi davran"asim yok iste.......

(03.05.06)

14 Mart 2008 Cuma

hemcins-karsicins

hemcinslerimden nefret ediyorum sanirim
-boyle guclu duygular barindirabiliyorum evet-
tanidigim erkeklerin yuzde doksani dusuncesiz yaratiklar
yalniz bu, onlarin yaratilisinda var. pek cogunda beyin yok
suclayamam onlari
ama kadinlar..
hem "dusunceliyiz biz hassasiz biz akilliyiz" diye gecinirler
hem de-kusra bakmayin- aptallar nufusunun yuzde 70ini olustururlar

mesela bir kadin oglunu yere goge sigdiramaz
uzerine titrer
ve akli cikar bir gun "gelin" denen pacoz gelip oglunu parmaginda oynatacak diye
bu yuzden oglunun ayakkabisini falan baglar
okula giderken cantasini tasir servise bindirir servisten indirir vs.
oglu kizlarla gonul eglendirsin ister
hatta bu gonul eglencelerini de "ovunerek" anlatabilir
lakin tum bunlarin yaninda
ogluna bu kdr iltimas gecen anne
kizinin oglanlarla "fingirdesmesini" kaldiramaz mesela..
zaten birisinin ogluna goz dikmis tum kizlar orospudur
ve kadin kendi kizinin birisi tarafindan orospu gibi algilanmasini istemez gayet tabi..

yurttan ornekler verelim biraz da
mesela bizim titiz universite ogrencisi kizlarimiz..
-eminim yanlarinda hem kuru hem de islak mendil tasiyor hepsi-
niyeyse tuvalete her giriste(cikista degil) sifonu cekme geregi duyuyorlar..
anlayamiyorum..
yurtta kaliyorlar diye bu ulkenin tum imkanlarini savurma hakki mi goruyorlar kendilerinde
ya da evet evet- ben pisim ya anlamam boyle seylerden
fakat sifon ceken bu kizlar niyeyse sabun kullanmiyorlar
ellerini yikamiyorlar...
sadece saclarinin temiz/guzel gorunmesini umursayip kisisel temizlik anlayislarini yorumlayamadigim insnalar da mevcut..
1 hafta boyu yikanmiyorlar ama
her sabah 5te kalkip saclarina fon cekebiliyorlar mesela
ben bunu da anlayamiyorum..
saci bakimli olunca insan kokmuyor demek..

su namus meselesinden devam edelim
mesela kizlarin bir bolumu erkek arkadaslarinin evlerinde kalan hemcinslerini cok agir bir dille tenkit ederler
yine ayni kizlarin soz konusu kendi sevgilileri olunca gozleri hicbir seyi gormez.
dedikleri onca lafi yutup neler neler yaparlar "ask icin"..
"o ayri sey bu ayri sey"

mesela unlu bir feminist-adini hatirlayamiyorum suan-nafaka ile ilgili bir yasa cikacagi zmn bir tv-programina cikmisti..
kadin esitlik esitlik diyordu
ama sonra calismayan erkege kadinin nafaka vermesini uygun goren yasayi nedense sacmalik olarak yorumladi..
nasil esitlik bu ben kavrayamadim dogrusu..
ve sinirlendim de
bi kadin calismiyorsa falan ne bileyim siginma evlerine gidebilir
hem bir byan akrabaya genelde yer olur evlerde
ama koca adam ne yapsin is bulamadiysa..
tamam hayat cok zor yalniz bir kadinsaniz..ben de biliyorum-heyhat ben de bir bayanim
erkekler icin de kolay sayilmaz bu hayat biraz objektif olalim
tamam sokakta yururken kimse kacirmaz taciz etmez ama..
onun da nafaka gibi bir hakki olmali bence..

benzer tutarsizliklar erkeklerimizde de var
soyle ki..
sahsen sokakta yalniz yururken ister istemez, zmn zmn igrenc bakislara, sozlu tacizlere maruz kaliyorum
misal bu bickin delikanlilar..
onlar bana laf atmaktan haz aliyorlar
niyeyse bu durum onlarin gelismemis egosunu tatmine yetiyor
ama kendi kiz kardeslerine biri yan baksin..
o zmn mesele namus cinayetine kdr gidebilir emin olun

cogaltilabilir elbet..gozlemlerim devam ediyor
bolumde yeterince malzeme cikiyor bana dogrusu=)

karsicinse de pek bi sempatim yok yani
ama tabi
kadinlara besledigim dusmanligin yaninda onlari seviyor gibi durabilirm
nasilsa erkek bu, ne bekliyorum degil mi?
ama kadinlardan beklentilerim vardi benim
ne yazik ki hayal kirikligina ugratiyor beni hemcinslerim..
8 martta sokakta yurumekle de kadin olunmuyor ne yazik ki
erkeklerin bu konumda olmasinda kadinlarin(annelerin yani) rolu cok buyuk..-kimse inkar edemez.
o yuzden yurumesinler 8 martta samimi bulmuyorm ben..

kadin dusmani miyim?
evet kadin dusmaniyim
murathan mungan a da ayri bir hayranlik beslerim.
cok sukur kafam calisiyor
ve evet iltimas gecemem hemcinsim diye
o kdr da gelismis adalet duygum kusra bakmayin
gozlemliyorum sadece..
kadinlarin tutarsizliklarina da deli oluyorm
dedigim gibi bir erkegin yapmasi cok koymaz bana..
her neyse
sanirim cok dolmusum hemcinslerime
niye erkek gunu yok ki?
erkeklerin hakkini niye savunmuyor kimse?

1 Mart 2008 Cumartesi

de(ne)meler 12

durmak.
oyle durdurmak herseyi..
yapabilsem keske
bogulmak uzere oldugumda
bir pause tusu
baska bir boyuta gecsem
neblim ben trinity falan olsam
yaralarim kapansa kendiliginden
uyusam bir kendime gelsem
suya ruyalarimi anlatip rahatlasam
hazir kimseler gormeden
gunah da cikarsam gozyaslarimla
zirhimi falan takip sonra..
toparlanip geri donsem
kaldigim yerden devam edebilsem
bazi seyleri basa sarabilsem..
niye boyle bir hakkimiz yok ki sanki?
niye 1 defalik hersey?

28 Şubat 2008 Perşembe

...

mutluluk denen sey
incir cekirdegini dolduramayacak bir hayal aslinda
kandirmayalim birbirimizi fuzuli

24 Şubat 2008 Pazar

emekli

-cok okudum bu son 3 gun falan ondandir-
emeklilik :taa ortaokuldan beridir hayallerimi susleyen birsey.

bir yazlik-belki uzak biraz deniz kiyisina
bir inziva hali
oyle bodrum/cesme/kusadasi falan degil
belki bir ada-gokceada?
sadunya kokulari, serin tastan evler, sakin komsular
belki de biraz deniz kenari
essin de ama..
saroz? enez?
dalga sesleri, aycicek tarlalari, denizden gelen iyotla karisik cam kokulari
sabah kahvaltisinda: oz bahcenden koparilmis domates biber, yeni sagilmis sut
ruzgarin sesi, kuzu canlari, circir bocekleri, kurbagalar, havada gorulen leylekler..

haziranda biraz dalgali hafif usuten, temmuzda tam kivamina ulasan cam gobegi su..
kulac atmak derin mavi, acilmak carsaf gibi suda..
sonra basini suyun altina sokunca-devekusu misali- sorunlardan siyrilmak
o mavi..
sonra agustos yine dalga
eylul belki bir hirkayla
yazlik dediysem de sanilmasin yazin gidilir sadece
baharda sahane olur tahminim
tam kuzularin dogma mevsimi

ne dert ne tasa!
yillardir biriktirdigin kitaplari okumak icin firsat iste sana
oku sabaha kadar
uyu, yaz, yuru
diledigini yapmakta ozgur oldugun bir surec bu
kendini yazar gibi de hissedebilirsn
5 yasindaki cocuk gibi agaca da tirmanabilirsin
heidi olup peter le dag bayir gezebilirsn
sabahlari kumsalda tas mas toplarsin
deniz kabuklarindan kolye yaparsin
...
oyle iste
sivrisinek viz gelir artik orda

16 Şubat 2008 Cumartesi

de(ne)meler 11

-gulumseyerek yaziyorum-
ne komiktir ki.. babam bile bana hayat gorusumu degistirmemi tavsiye ediyor
insanlari torpulemeden onlari kabullenmeye calisiyorum
buna karsilik, insanlar beni egilip bukulen bir hamur gibi goruyor
"yapi meselesi" bazi seyler var.

depresyon hirkasiyla dogmusum
yapisti sanki cikaramiyorum
siyah da giysem nafile bazen
gozyaslarimi kamufle edemiyorum..

13 Şubat 2008 Çarşamba

trende

trenin camindaki yagmur damlalari
onlar da bilmiyor bizim gibi
bir dk sonra ne olacagini
hangi damlayla birlesip kimle yarisacaklarini
boyle bsy olsa gerek kader kavrami..

trendeyken garip seyler geliyor aklima
gecen gelisimde(ankaraya) mesela uyku- uykusuzluk uzerine zirvalamistim

uyku sorunlari aslinda bir vicdan meselesinin yansimasi olabilir mi?? ..gibi

baslik da film adi gibi oldu
barda
gemide


11 Şubat 2008 Pazartesi

intihar

canim sikkin galiba. sebebine henuz ulasilamadi. ara sira durmak istiyorum. yasamadan oylece durmak.. bazen bu dunyevi hayat fazla uzun, fazla can sikici geliyor bana.
intihar..
cok ironik aslinda. Allah in verdigi cani almamaliyiz aslinda ama boyle bi yetiye de sahipiz.
intihar edemeyisimin yegane sebebi dini inancimdir muhtemelen..
ayni sekilde intihara bu kdr kafa yorusum.
bu hayat anlamsizsa niye yasiyorum?
bu hayat anlamsizsa ne diye intihar edeyim?
sanirim bi gun gercekten intihar edebilecegim bilgisine sahip olusum beni urkutuyor

9 Şubat 2008 Cumartesi

(k)uyu 04

alt alta yazdm topladim hatalari
bir kalp dolusu pis-man-lik etti
kirginliklari saydim
kirdigim kalpleri cikardim
t sonsuza giderken
ben
kendimden uzaklastim

25 Ocak 2008 Cuma

(k)uyu 03

paranoyak, huzursuz bulutlar kafada
ve dolasip durur tilkiler orada
kaygilar kuyruk olmus bekliyor sirada
sanki siste kaybolmusum
yine de guluyormus yuzum arada
tabi genelde dilim susmada
su yutuyorum her dalgada
kazik yemis bogulmusum
gonul cevapsiz sorular sormada
mantik umarsiz, us arayista
vicdan rahatsiz bir sususta
kapimi masallara kapamisim
beden kilo aldikca benlik zayiflamakta
gozum hep zamansiz uyumakta
susuz kalmis ciceklerim solmakta
anladim ki bu kalbi ben nafile yormusum

14 Ocak 2008 Pazartesi

manevi giderler

vergi iadesi kalkti
ben hala fis biriktirip
kendime aci cektiriyorum
hangi gun
nerde ne yapmisim
kac kisiymisim..
ne yemis ne icmisim
hangi filme giderken
yanima birini bulabilmisim..
hepsi kayitli lakin
hesabini tutmada zorlaniyorm
manevi acidan giderlerin
fatura kesilmiyor cunku
ardindan kapatilan defterlerin